22. Hukuk Dairesi 2015/7429 E. , 2015/11942 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, bakiye ücreti alacağı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin 09.09.2011 tarihinde emeklilik sebebiyle sona erdiğini, kıdem tazminatının eksik hesaplandığını, kıdem tazminatının kırk beş günlük ücrete göre hesaplanmasının gerektiğini, bu uygulamanın iş yeri şartı haline geldiğini belirterek, kıdem tazminatı, bakiye ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili, yıllık ücretli izin alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edildiği halde davalı taraf davaya cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece, kırkbeş günlük ücret tutarında kıdem tazminatı ödemesi yapılmasının iş yeri uygulaması haline geldiği gerekçesiyle davacının kıdem tazminatı, fazla mesai, yıllık ücretli izin, ücret alacağı taleplerinin kabulüne, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık, iş yerinde daha önce yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmaya devam edilmesinin iş yeri şartı haline gelip gelmediği, işverenin eşit davranma borcuna aykırı davranıp davranmadığı ve bunun sonuçları noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı iş yerinde son olarak veri giriş operatörü görevi yapan davacının iş sözleşmesinin 09.09.2011 tarihinde emeklilik süresinin dolduğu gerekçesi ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacı işçi, işyerinde çalışırken üyesi olduğu toplu iş sözleşmesi sona ermeden 30.01.1996 tarihinde istifa etmiş olup, toplu iş sözleşmesinin sona erdiği 30.06.1996 tarihinde taraf işçi sendikasının üyesi olmadığı gibi, toplu iş sözleşmesinden de yararlanmamaktadır. Bu sebeple toplu iş sözleşmesinin davacı yönünden hizmet sözleşmesi olarak devam ettiğinin kabul edilmesi mümkün değildir.
Somut olayda, iş yerinde 01.07.1995–30.06.1996 tarihleri arasında yürürlükte kalan toplu iş sözleşmesinde ise kıdem tazminatının kırkbeş gün üzerinden hesaplanacağı kararlaştırılmış, bu tarihten sonra sözleşmenin feshi tarihine kadar yeni bir toplu iş sözleşmesi imzalanmamıştır.
Davacı işçinin toplu iş sözleşmesi sona ermeden önce 30.01.1996 tarihinde sendika üyeliğinden istifa etmiş olması sebebiyle daha sonra sona eren toplu iş sözleşmesinin art etkisinden yararlanması mümkün değildir. Diğer yandan davalı işveren tarafından 2004 yılında bir kısım işçilere kırkbeş günlük ücret üzerinden kıdem tazminatı ödenmişse de, 27.07.2004 tarihinde alınan kararla uygulamanın yanlışlığından söz edilerek bundan vazgeçildiği belirtilmiştir. Bu tarihten sonra davalı işverenin eşitlik ilkesine aykırı davranışının varlığı da iddia ve ispat edilememiştir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacının kıdem tazminatı alacağının kırkbeş günlük ücret üzerinden hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.