20. Hukuk Dairesi 2011/13141 E. , 2012/1906 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, tapu kaydına dayanarak yörede 1994 tarihinde ilk kez yapılan ve 22/09/1995 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu sırasında ½ pay sahibi olduğu... Mahallesi 551 parsel sayılı, 7200 m2 yüzölçümlü taşınmazın orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu, bu yere ait sınırlamanın iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmaz 1995 yılında 3302 sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sırasında 2/B sahası olarak orman sınırları dışına çıkarılmıştır.
Mahkemece, taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu 31/12/1981 tarihinden önce orman vasfını kaybettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan orman bilirkişi raporu hükme yeterli değildir. Orman bilirkişi raporunda, taşınmazın 1958 tarihli memleket haritasında çalılık rumuzlu yeşil alanda kaldığı, 1978 tarihli memleket haritasında ise açık alanda kaldığı, ancak çevresinde meşe ağaçları bulunduğu için orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiş ise de, orman bilirkişinin bu değerlendirmesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Taşınmaz, yörede 1956 yılında yapılan arazi kadastrosunda vergi kaydı uygulanmak suretiyle tarla niteliği ile kişiler adına tespit edilmiş, yine ... ve ... isimli şahısların itirazı üzerine açılan dava Gölcük Gezici Kadastro Hakimliğinin 1956/704-1958/282 sayılı kararı ile feragat nedeniyle reddedilerek tapuya tescil edilmiştir. 1958 tarihli memleket haritasında da taşınmaz çalılık rumuzlu alanda görülmekte olup eğimi ise %7-10 arasındadır. Bu olgularla çelişen ve taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu yönündeki bilirkişi raporunun yeterliliği konusunda tereddüt oluşmuştur. Ayrıca, ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı Orman Yönetimine ait olduğu halde Hazine davaya dahil edilmemiştir.
O halde; mahkemece, Hazine davaya dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra eski tarihli memleket haritası, 1955 tarihli hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile taşınmaza komşu parsellerin kadastro tutanak örnekleri ile dayanak belgeleri ve geniş ölçekli kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, AnaYasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış
olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; (fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve Yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 14/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.