17. Ceza Dairesi 2020/1821 E. , 2020/3783 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- 5237 sayılı TCK"nın “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62. maddesi; “Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir. Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesinin ikinci fıkrasında takdiri indirim nedenleri sayıldıktan sonra “gibi” denilmek suretiyle takdiri indirim nedenlerinin kanunda sayılanlarla sınırlı olmadığı, aksine bunların örnek olarak belirtildiği açıkça vurgulanmıştır. Burada sayılan “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri” gibi nedenler, uygulamada hâkimi sınırlayıcı değil yol gösterici nitelikteki gerekçelerdir. Bunun sonucu olarak da 5237 sayılı TCK’nın, takdiri indirim nedenleri yönünden sınırlayıcı sistemi değil, serbest değerlendirme sistemini benimsediği kabul edilmektedir. Serbest takdir sisteminin bir gereği olarak da olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisi yargılamayı yapan hâkime ait olacaktır. Zira yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan hâkim, sanığı birebir gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenlerinin varlığı ya da yokluğunu en iyi tespit edebilecek konumdaki kişidir. Hâkim; “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri”nin yanında, her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek bu hususta hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır. 07.06.1976 tarihli ve 3–4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu doğrultudaki birçok Ceza Genel Kurulu kararında açıkça vurgulandığı üzere; kanun koyucu, hâkime takdiri indirim hükmünün uygulanması konusunda geniş bir takdir yetkisi tanıyarak uygulamada çıkabilecek olan ve önceden öngörülme imkanı bulunmayan çeşitli halleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında hâkimin bu yetkisini sınırlamaktan özenle kaçınmış, bu tavrını 5237 sayılı TCK’nda da devam ettirmiştir. Ancak hâkimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Yerel Mahkemece, yargılama aşamasında sanığın kendisinin lehe olan hükümlerin uygulanması yönünde talebi de bulunan sanık ... hakkında hükmün gerekçe kısmında herhangi bir açıklama yapılmadan TCK m.62’nin uygulanmaması,
2- 5271 sayılı CMK"nin 196/2. maddesinde yer alan “Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, 5237 sayılı TCK"nin 142/2-h maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin cezanın alt sınırının 5 yıl olması karşısında, sanığın istinabe suretiyle sorguya çekilemeyeceği gözetilmeden savunma hakkı kısıtlanarak yargılamaya devamla hükümlülüğüne karar verilmesi,
3- Sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığından sanığa verilecek cezanın TCK’nın 35/2 maddesi gereğince 2/3 oranında indirim yapılmak suretiyle hesap hatası sonucu 1 yıl 8 ay yerine 40 ay hapis cezası verilerek sanık hakkında fazla ceza tayini,
4- Gerekçeli kararda tekerrüre esas alınan Kayseri 6.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/04/2013 tarih 2008/1023 Esas 2013/324 Karar sayılı dosyadaki cezanın 3 yıl hapis cezası yerine 3 ay hapis cezası olarak yazılması,
5- 5237 sayılı TCK’nun 63.maddesi uyarınca sanığın gözaltında geçirdiği sürenin cezasından mahsubuna karar verilmesi gerekirken göz ardı edilmesi, 5237 sayılı CMK’nun 232. maddesinin 2.fıkrasının (d) bendi uyarınca sanığın gözaltında kaldığı tarihin ve sürenin gerekçeli karar başlığında yazılması gerekirken yazılmaması,
6-Yakalandığı yer mahkemesince savunması alınan sanık aleyhine iddianamede tekerrür uygulamasının istenmemesi, adli sicil kaydının okunmaması karşısında sanığa CMK"nın 226/2. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden TCK"nın 58. maddesinde öngörülen mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilerek savunma hakkının kısıtlanması,
7- Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 10/03/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.