20. Hukuk Dairesi 2011/13315 E. , 2012/1897 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve arkadaşları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... ilçesi ...beldesi ... mahallesi ... mevkii 160 ada 4 parsel sayılı taşınmazın yörede 1951 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli parselin tapu kaydının iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1951 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 24.10.1996 tarihinde 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
1994 yılında yapılan genel kadastroda ... Beldesi ... mahallesi ... mevkii 160 ada 4 parsel sayılı 139,85 m2 yüzlçümündeki taşınmaz, kargir ev ve arsası niteliğiyle ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle,...adına tespiti itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edilmiş, 07.09.1999 tarihinde ..."ye satılmıştır.
Hazine tarafından davalı ... aleyhine, ... beldesi ... mahallesi 160 ada 4 sayılı parselin yayla niteliğnide olduğu zilyetlikle edinilemeyceği tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemiyle açılan davanın, çekişmeli parseli kesinleşmiş devlet ormanı sınırları içinde kalan devlet ormanı oldugunun belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin, Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.01.2007 gün ve 2004/1007-20 sayılı kararı, davalı ... dava ve karar tarihinden önce 17.01.2003 tarihinde ölmesine rağmen, davalı olarak gösterilip, 23.10.2006 tarihinde ilanen tebliğ edilmiş, karar temyiz edilmemiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve Hazine tarafından çekişmeli parselin yayla niteliğinde olduğu, tapu kaydının iptali ve özel siciline yazılması isetmiyle açılan davanın kısmen çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığının belirlenmesi nedeniyle reddine ilişkin Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.01.2007 gün ve2004/1007-20 sayılı kararı davalı ... karardan önce ölmesi ve karar yöntemince mirasçıların tebliğ edilmediği için, mirasçısı olan davalıları bağlamayacak ise de, kesinleşmiş orman kadastrosunun uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi kurulu raporuyla çekişmeli parselin 1951 yılında yapılıp kesinleşen
orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı belirlenip, 5841 sayılı Yasanın 2. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi ile geçici 10. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilip, gerekçeli kararı 23 Temmuz 2011 günlü ve 28003 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, devlet ormanlarının kamu malı olduğu, “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini aldığı (Örneğin: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 08.05.1987 tarih 1986/3 esas ve 1987/4 karar sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları). Gerek bu kararlar gerekse Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi gözetildiğinde, kamu mallarında Orman Yönetimi ve Hazine yönünden 10 yıllık hak düşücü sürenin uygulanamayacağı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesinin “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesinin “Bu Kanunun 36/A maddesi hükümleri, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükümleri gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. Bu sebeple; hüküm fıkrasında yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik iki, üç ve dört numaralı bentlerin tamamen hükümden çıkartılarak bunun yerine “6099 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması, ve sonraki bent numaralarının buna göre yeniden düzenlenmesi suretiyle düzeltilmesine ve hükmün
6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 14.02.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.