14. Hukuk Dairesi 2013/6834 E. , 2013/8084 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 15.07.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; müdahalenin men"ine, tazminat talebinin reddine dair verilen 07.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi, maddi tazminat ve kâl isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin paylı malik olduğu 236 ada 44 parsel sayılı taşınmazda işyerleri ile konutlarının bulunduğunu, davalının klima motorlarının aşırı gürültü çıkarıp rahatsızlık verdiğini, bu nedenle kiracıların işyeri ve konutlarını terkettiklerini belirterek davalıya ait klimaların kâl"ini ve kira kaybı tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, ses seviyesinin yönetmelikte belirtilen sınırların altında olduğunu, tazminat talebinin afaki olduğunu, kal talebinin ise hakkaniyet ve iyiniyet kurallarına uymadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin reddine ve davaya konu soğutma sisteminin verdiği rahatsızlığın ise bilirkişi raporu doğrultusunda ek yalıtım yapılması suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet
hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir.
Taşınmazlar üzerinde yapılacak keşfin öncesinde, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından bilirkişi veya bilirkişiler seçilmelidir.
Bilirkişi raporlarında, komşuluk hukukuna aykırı davranışın katlanılabilir sınırlar içerisinde mi kaldığı, yoksa taşkın kullanmanın mı söz konusu olduğu tüm detayları ile açıklanmalı, taraflar arasındaki zorunlu çıkar çatışmalarını denkleştirecek, en adil çözüm yolu veya yolları gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmeli, davalının yaptığı veya diktiği şeylerin yıkılması veya sökülmesi, yaptığı tesis ve işletmelerin kapatılması, yasaklanması veya başka yere taşınması son çare olarak düşünülmelidir.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan keşifte fenni bilirkişi bulundurulmamış ve bu nedenle davacının taşınmazı ile davalıya ait taşınmazda bulunan klima cihazlarının konumu ve mesafesi, yakın ya da uzak komşuluk durumu dosya kapsamından anlaşılamamıştır. Ayrıca, davacılar dava dilekçesinde 236 ada 44 parsel sayılı taşınmazın müşterek malikleri olduklarını beyan ettikleri halde, dosyada mevcut tapu kaydı ile irtibatları anlaşılmamıştır. Davacıların aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti açısından dayandıkları tapu kaydı ile irtibatlarının tespit edilmesi gerekir. Elektrik-elektronik ve makine mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu ile yapılan keşif sonucu düzenlenen raporda ilave ses yalıtımının yapılması gerektiği belirtilmiş ancak bu ses yalıtımının etkili olabilmesi için ne şekilde yapılması gerektiği hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu durumda, davacıların aktif dava ehliyetlerinin bulunduğunun anlaşılması halinde mahallinde fenni bilirkişi marifetiyle keşif yapılmalı, düzenlenecek raporda davacılar taşınmazı ile klima cihazlarının konumu ve mesafesi gösterilmeli, ayrıca gürültü nedeniyle maruz kalınan zararın nasıl ve ne şekilde giderilebileceği konusunda gerekçeli rapor
alınmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 28.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.