14. Hukuk Dairesi 2013/6721 E. , 2013/8061 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici
Davacılar- karşı davalılar vekili tarafından, davalı- karşı davacı aleyhine 29.08.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat; karşı dava ile de, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl davada tazminat isteminin kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 02.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili ile duruşmasız olarak davalı- karşı davacı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.02.2013 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Dairemizin 26.02.2013 günlü ve 2012/14903- 2013/2780 sayılı ilamıyla mahalline iade kararı verilmiş, mahkemece eksiklik tamamlanarak dosya temyiz incelemesi için gönderilmiştir. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar-karşı davalılar, davalı yüklenici şirket ile dava dışı arsa maliki arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılan 2233 parsel sayılı taşınmazda bulunan B Blok 4 numaralı bağımsız bölümü 27.06.2005 günlü adi yazılı sözleşme ile 123.500 € bedel ile satın alıp, 113.437 € ödediğini, taşınmazın ferağının 30.06.2006 tarihinde verilmesi gerekirken aynı parselde 6 numarada oturan davalı ..."e dava konusu taşınmaz ile birlikte 3 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerin de muvazaalı biçimde tapudan devredildiğini, davalı ..."in Akbank A.Ş."den aldığı kredi nedeniyle taşınmaz kaydına ipotek konulduğunu ileri sürerek, taşınmaz tapu kaydının iptali ile adlarına 1/2"şer pay olarak tesciline, ipotek
bedellerinin davalılarca ödenmesine veya taşınmaz için ödenen satış bedelinin ödeme gününden itibaren işleyen faiziyle birlikte yükleniciden alınmasını istemişlerdir.
Davalı yüklenici, davacıların satış bedelini eksik ödediklerini, taksitli ödemelerde aksama olduğu için sözleşmenin feshedilerek taşınmazın davalı ..."e satıldığını, muvazaa bulunmadığını, davacılara yapılan ödemelerden cezai şartın indirilmesinden sonra bakiye bedeli ödemeye hazır olduğunu savunmuştur.
Davalı-karşı davacı ..., tapu kaydına güvenerek ve banka kredisi kullanılarak taşınmazın tapu kayıt maliki dava dışı ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti"ne ait iken 26.06.2008 tarihinde satın aldığını, muvazaa iddiasını kabul etmediğini savunarak davanın reddini istemiş; karşı dava olarak da, taşınmazın haksız olarak davalılarca işgal edildiğini belirterek, elatmalarının önlenmesiyle 2.000 TL ecrimisil bedelinin alınmasını istemiştir.
Mahkemece, 207.720 TL bedelin davalı yükleniciden alınmasına, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar-karşı davalılar vekili ile davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacının tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ise tazminat; karşı dava elatmanın önlenmesi ile ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılan bağımsız bölüm yüklenici tarafından temlik ettiği kişi dışında üçüncü bir kişiye tapudan devredilebilir. Tapu kaydını devralan üçüncü kişinin hukuki durumu TMK’nun 1023 ve 1024. maddeler gereği değerlendirilmesi gerekir. Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, satın alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat “hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir.” Belirtilen ilke, TMK’nun 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” hükmü yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki TMK’nun 1024. maddesinde de “Bir aynı hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki, tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi
Geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.
Gerçekten, kayıt malikinin mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir. Çünkü, TMK’nun 1024. maddesi uyarınca bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanakları yoktur ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanması mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, davalı yüklenici ile dava dışı arsa maliki arasında 29.06.2005 günü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiştir. Davacılar, anılan bu sözleşme henüz imzalanmadan önce yükleniciye bırakılacak olan 2233 parsel sayılı taşınmazdaki B Blok 4 numaralı bağımsız bölümü 27.06.2005 tarihli adi yazılı sözleşmeyle yükleniciden temlik almışlardır.
Dava konusu B Blok 4 numaralı bağımsız bölümün mülkiyeti 26.06.2008 tarihinde tapudan satış yoluyla davalı ...’e nakledilmiştir. Tapu kayıtlarının incelenmesinden dava konusu taşınmazın dışında aynı parseldeki B Blok 6 numaralı bağımsız bölüm 13.03.2007 günlü işlemle 3 ve 5 numaralı bağımsız bölümler ise 26.06.2008 günlü işlemle davalı ..."e satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır. Dosyadaki kayıt ve bilgilere göre davalı ...’in, davalı yükleniciye vekaletname vererek site toplantılarında kendini temsil ettirdiği görülmüştür. Davalı ...’in tapuda malik olduğu taşınmazları muvazaalı ve kötüniyetle edindiğine ilişkin hakkında Bodrum Asliye Hukuk Mahkemelerinde birden fazla dava açıldığı da iddia edilmektedir. Davacı, davalı ...’in taşınmazları kötüniyetle edindiğine ilişkin tanık dinletme isteminde de bulunmuş, mahkemece bu istem değerlendirilmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davacıların 27.06.2005 tarihinde haricen satın aldıkları bağımsız bölümde halen oturmakta oldukları ve davalı ..."inde bitişik 6 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğu ve anılan taşınmazda oturduğu gözetilerek, davalı yüklenici şirket ile davacılar arasındaki akti ilişkinin varlığının bilgisi olup olmadığı TMK"nun 1023 ve 1024. maddeleri uyarınca davalı ... tarafından taşınmazın kötüniyetli olarak tescilinin yapılıp yapılmadığının dosyada mevcut tüm deliller ile davalı ... aleyhine açıldığı bildirilen diğer dava dosyalarıda celb edilerek incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davalı-karşı davacı ...’in temyiz itirazlarına gelince;
Mahkeme kararı hükmü temyiz edene usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından HUMK"nun 432/4. maddesi ve 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince süresi geçirilen temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar-karşı davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2.) bentte açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacının süresinde olmayan temyiz isteminin REDDİNE, 990,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılar- karşı davalılara verilmesine, peşin harcın istek halinde yatıran davacılar- karşı davalılara iadesine, 28.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.