17. Hukuk Dairesi 2014/4743 E. , 2014/4557 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Foça Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/03/2013
NUMARASI : 2011/146-2013/66
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacı vekili, davalı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı aracın tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, süresinde ihbar yapılmasına rağmen davalı tarafından kasko bedelinin ödenmemesi sebebi ile icra takibi başlatıldığını belirterek, takibe yapılan itirazın iptali ile davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kabulüne, Foça İcra Müdürlüğünün 2011/162 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, araç sürücüsünün küçük Alper olduğunun somut delillerle ispat edilememiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, kasko sigorta sözleşmesi kapsamında ödenmeyen araç hasar bedelinin tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemine ilişkindir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. HUMK"un 382 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 tarih ve 1991/7 esas, 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Eldeki davada mahkemece kısa kararda davanın kabulüne karar verilmiş iken; gerekçeli kararda Foça İcra Müdürlüğünün 2011/162 sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Bu durum karşısında, gerekçeli kararın, kısa karar uygun yazılmaması doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre ise;
Sigorta şirketi poliçede yazılı limitle sınırlı olmak üzere araçta meydana gelen gerçek zarardan sorumludur. 6100 Sayılı HMK.’nun 266. (1086 Sayılı HUMK.’nun 275.) ve takip eden maddeleri uyarınca, mahkemece, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşü alınarak karar verilmelidir. Sonucu açık ve belli durumlar ayrık olmak üzere, trafik kazalarında hasarın tespiti de uzman bilirkişi aracılığıyla yapılmalıdır.
Mahkemece, trafik hasar uzmanı bilirkişiden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hasar ve gerçek zarar miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.