11. Hukuk Dairesi 2018/1930 E. , 2019/3449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/11/2016 tarih ve 2014/564 E 2016/735 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 15/02/2018 tarih ve 2017/534-2018/123 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Bahçelievler nezdindeki mevduat hesabında bulunan 92.637,00 Amerikan Dolarının 26.07.2006 tarihinde 3.şahıslarca internet üzerinden bozdurularak 75.800,00 Türk Lirasının bir kısım yerlere havale ve EFT yoluyla gönderilmesi sonucu açtıkları davada; İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.03.2011 tarih ve 2010/771 E. - 201153 K. sayılı kararı ile 60.930,17 TL"nin davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın kesinleşmesiyle alacağın ancak 20.11.2012 tarihinde tahsil edildiğini, müvekkilinin ise ödenen tazminat miktarından daha fazla zarara uğramış olduğunu, zira alacağın tahsil edildiği tarihte tahsil edilen meblağın 50.000,00 Amerikan Doları dahi etmediğini, halbuki davalı bankada bulunan döviz birikimiyle satın almayı planladığı 120.000,00 Amerikan Dolar alt limit ile pazarlama ve satışı davalı banka tarafından yapılan Bahçeşehir Ardıçlı evlerinin alt limit fiyatlarının döviz bazında artarak 350.000,00 Amerikan Dolarına yükseldiğini ileri sürerek, belirsiz alacak davası şeklinde şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın, zararın gerçekleştiği tarih olan 26.07.2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ek/munzam zarar sorumluluğunun kusura dayanan temerrüdün hukuki bir sonucu olarak düzenlendiğini, dava konusu olayda ise bankanın herhangi bir kusurunun söz konusu olmadığını, davalı bankanın özel olarak geç ödeme kastının bulunmadığını, davacının farazi planlara dayanarak dava açtığını ve ev satın alınmak amacıyla biriktirdiğini öne sürdüğü parayı tedarik edememesinde bankanın kusurunun bulunmadığını, davacının ispatla yükümlü olduğunu, davacının bankadan tahsil ettiği tutarın tahsil tarihindeki kur farkı ve enflasyon nedeniyle değerinin daha düşük olduğu iddiasının dinlenemeyeceğini ileri sürerek, dayanağı olmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ek/munzam zarar niteliğindeki talebinin yasal dayanağı olan TBK"nun 122.maddesi uyarınca, davalıdan bu yönde talepte bulunabilmesi için borçlunun kusurlu olması ve temerrüt faizini aşan zararının olduğunun ispatlanması gerektiği, davacıya ait mevduat bozdurulmayıp tutulmuş olsaydı davacının alacağını tahsil ettiği tarihte döviz olarak ulaşacağı miktar ile muhtelif alternatif olasılıklar dahilinde yapılan hesaplamalar kıyaslandığında sonuç itibariyle davacının temerrüt faizini aşan ek/munzam bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı bankanın kusurlu davranarak davacının yatırdığı fonu koruyamadığı ve davacının bu sebeple oluşan zararını tazmin ettiği, davacının somut zararı kapsamında parasını geç almasından dolayı temerrüt faiziyle karşılanamayan bir zararının bulunmadığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkide davalı tarafın ihlali ile doğrudan bağlantı kurulamayan zararın, somut uyuşmazlık açısından munzam zarar olarak davalıya yansıtılmasının hukuken mümkün olmadığı, dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, davacının, davalı bankadan olan alacağını, TBK 99.maddesi kapsamında yabancı para birimi ile talep edebilecek iken, Ülke parası ile talep etmiş olmasına göre, davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 06.05.2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.