19. Ceza Dairesi 2018/8458 E. , 2020/2424 K.
"İçtihat Metni"
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 37. maddesine aykırı davranmak eyleminden dolayı ... hakkında 124,00 Türk lirası idari para cezası uygulanmasına dair Ankara Asayiş Şube Müdürlüğü Devriye Ekipleri Amirliğinin 11/04/2018 tarihli ve 1377 sayılı idarî yaptırım kararına yönelik başvurunun reddine dair Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 27/06/2018 tarihli ve 2018/3109 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 06/12/2018 gün ve 12738 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/12/2018 gün ve KYB-2018-100594 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Benzer bir olay sebebiyle Danıştay 2. Dairesinin 09/09/2015 tarihli ve 2015/776 Esas, 2015/7223 Karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 2. maddesinin, "Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır." 4. maddesinin 1. fikrasının ise, "Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir." şeklinde düzenlendiği, bu şekilde idareye belirli oranda takdir yetkisi tanındığı, söz konusu yetkinin idareye davranışta bulunurken veya görevlerini yerine getirirken belirli oranda hareket serbestliği tanınması, çeşitli ihtiyaçlara cevap verme zorunluluğu bulunan idareye bazı hallerde tasarrufun sebebi, konusu veya zaman ve mekanını belirleme noktasında çeşitli ihtimallerden birini tercih edebilmesi şeklinde tanımlandığı, ancak idarenin söz konusu takdir yetkisini dilediği gibi keyfi bir şekilde kullanmasının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı, nitekim takdir yetkisi idarenin mutlak, sınırsız ve keyfi olarak kullanabileceği bir yetki olmadığı, idarenin takdir yetkisini kullanırken; kanunun koyduğu sınırlar çerçevesinde, eşitlik ilkesine uygun, kamu yararı maksadıyla ve gerekçeli olarak kullanması gerektiği, somut olayda her ne kadar kolluk tarafından tutulan 11/04/2018 tarihli tutanağın aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu kabul edilse dahi tutanak içeriğinin kamera görüntüleri, tanık beyanları ile desteklenmesi, rahatsız edilen kişilerin kimler olduğu ve ne şekilde rahatsız edildiklerinin tespit edilmesi gerektiğinin açıklanmaması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
Kolluk tarafından tanzim olunan 11.04.2018 tarihli tutanağın, Dairemizin 17.05.2016 tarih, 2015/19494 Esas, 2016/18154 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi belge niteliğinde olduğu, tutanak içeriğinde, muterizin araçları korsan otoparkçılık için durdurduğu ve otoparkçılık maksadı ile çevreyi rahatsız ettiği belirtilmesine karşın, itiraz dilekçesinde, muteriz hakkında uygulanan idari para cezasının temelinde cinsel kimliğinin bulunduğu ve tutanak hilafında bir gerekçe ile muteriz hakkında idari yaptırım uygulandığı ileri sürülmekte ise de; idari para cezasının dayanağını oluşturan tutanağın herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden muteriz tarafından da imzalandığı anlaşılmakla;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 04/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.