14. Hukuk Dairesi 2013/5871 E. , 2013/8033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.07.2006 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 991 ve 992 sayılı parseller lehine 984, 990 ve 1366 sayılı parseller üzerinden geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, 990 sayılı parsel maliki davalılar ... ve ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit
ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince; mahkemece, daha önce davanın kabulüne ilişkin verilen 19.06.2007 tarihli 2006/290-2007/271 sayılı karar, Dairemizce "990 ve 991 sayılı parsellerin nisbi geçit ihtiyacı içerisinde bulunduğu, ihtiyaca cevap verecek oranda mevcut yola ilaveler yapılması sureti ile geçit hakkı kurulması gerekirken, davacı parsellerinin mutlak geçit ihtiyacı içerisinde bulunduğu kabul edilerek geçit güzergahı tayininin yerinde olmadığı" gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak 991 ve 992 sayılı parseller lehine 984, 990 ve 1366 sayılı parseller üzerinden geçit kurulmasına karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu durumda, bilirkişi raporundaki krokiler değerlendirilerek, geçit güzergahı üzerindeki
parsellerin kullanım bütünlüğü bozulmaksızın ve parsel büyüklükleri itibari ile fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ile Dairemizin yukarıda belirtilen diğer ilkeleri doğrultusunda 992 sayılı parsel lehine 24.06.2011 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde 3 numaralı güzergah olarak belirtilen; 1366 sayılı parselde sarı ve kırmızı renkler ile gösterilen kısımlardan ve 991 sayılı parsel lehine 1366, 983, 984 sayılı parsellerde kırmızı renk ile gösterilen kısımlardan geçit kurulmasına karar verilmesi gerekirken fedakarlığın denkleştirilmesi ve kesintisizlik ilkeleri gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.