
Esas No: 2017/4470
Karar No: 2020/584
Karar Tarihi: 25.02.2020
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/4470 Esas 2020/584 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki asıl menfi tespit, birleşen itirazın iptali davalarının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonucunda verilen kararın davalı-birleşen dava davacısı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi tarafından verilen davalı-birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın süresi içinde davalı-birleşen dava davacısı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davalı şirketin davacı şirket hakkında takip başlattığını, ancak takibe konu tutar nedeni ile davacının bir borcunun bulunmadığını iddia ederek takip nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine, haciz baskısı altında ödenen 50.000,00 TL’nin davalıdan istirdadına ve davalı aleyhine tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının davacıya verdiği mal siparişleri nedeni ile 6 adet toplam bedeli 150.000,00 TL olan çekler verdiğini, ancak davacının malları teslim etmediği gibi çekleri de tahsil ettiğini, bu nedenle yapılan bu avans ödemesi için takip başlattıklarını, takibin kesinleştiğini, davacı şirket adresinde yapılan haciz sırasında davacının 50.000,00 TL ödeme yaptığını, ayrıca davacının takibe gecikmiş itiraz yapması dolayısıyla takibin durdurulduğunu, bunun üzerine Bursa 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/87 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açtıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalıya mal siparişi olarak 6 adet toplam bedeli 150.000,00 TL olan çekler verdiklerini, ancak davalının malları vermediği gibi çekleri de tahsil ettiğini, tahsil edilen bu çek bedelleri için davalı hakkında takip başlattıklarını, takibin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu iddia ederek 50.000,00 TL ödeme çıkıldıktan sonra geriye kalan 100.000,00 TL üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, çeklerin avans olarak verildiği iddiasının yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacının cari hesaptan kaynaklanan borcu için öncelikle keşidecisi dava dışı ... şirketi olan 3 adette toplam 220.000,00 TL’lik çekleri verdiğini, ancak söz konusu çeklerin karşılıksız çıktığını, bunun üzerine davacının 150.000,00 TL"lik dava konusu çekleri, kalan kısım için de mal verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davalı-birleşen dava davacısının takip ve dava konusu çeklerin avans olarak verildiğini yazılı ve kesin delil ile ispat edemediği, çek bordrosu ile ilgili itirazların süresinde sunulmadığından dikkate alınamayacağı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, davacının takip nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, çekinceli olarak ödenen 50.000,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı-birleşen dava davacısı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, asıl menfi tespit davasına konu icra takibinde davalı tarafın davacı hakkında 150.000,00 TL çek olarak verilen avansın iadesi için takip başlattığı, avans olarak verilen ve ödenen çekler karşılığı mal verilmediğini, bu nedenle karşılıksız kalan ve ödenen çek bedelleri için takip başlatıldığını savunduğu, birleşen itirazın iptali davasına konu takibin de aynı olduğu, her iki dava bakımından da ispat külfetinin çeklerin avans olarak verildiğini iddia eden davalı- birleşen dava davacısında olduğu, zira kural olarak çekin mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerektiği, somut olayda davalı-birleşen dava davacısının avans iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, her ne kadar çek çıkış bordrosunun değerlendirilmediği ileri sürülmüş ise de, davalı-birleşen dava davacısının bu belgeye karşı süresinde itirazda bulunmadığı, öte yandan davacı-birleşen dava davalısının, davalı-birleşen dava davacısının verdiği dava konusu çeklerin dava dışı bir firmanın iade edilen çekleri karşılığında verildiği şeklindeki beyanının, ispat külfetini değiştiren bir beyan olmadığı, bir başka ifade ile anılan belge üzerinde değerlendirme yapılmış olsa dahi bu durumun ispat külfetini tersine çevirmeyeceği, kaldı ki yargılama sırasında alınan ve davalı-birleşen dava davacısının defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapan 24.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davalı-birleşen dava davacısının dava konusu çekleri, verilen sipariş avansları hesabına "cari hesaba" açıklaması ile kayıt ettiği, bu açıklamanın çeklerin cari hesap/açık hesap ilişkisine istinaden verildiği anlamına geldiği bu durumun da davalı-birleşen dava davacısı aleyhine bir kayıt olduğu, hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı- birleşen dava davacısının istinaf talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davalı-birleşen dava davacısı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, iş bu karar davalı-birleşen dava davacısı vekilince temyiz edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin karar ilamının başlığında asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı gösterilmemesi, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bu hususun eleştiri konusu yapılması ile yetinilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı-birleşen dava davacısı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/433 esas ve 2017/2196 karar sayılı ve 22.06.2017 tarihli kararının ONANMASINA, dosyanın Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalı-birleşen dava davacısından alınmasına, 25.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.