Esas No: 2021/801
Karar No: 2021/5561
Karar Tarihi: 14.04.2021
Danıştay 6. Daire 2021/801 Esas 2021/5561 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/801
Karar No : 2021/5561
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Elektrik Üretim A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Erzurum İli, İspir İlçesi, … Havzası, … Deresi üzerinde yapılması planlanan "Şehir Regülatörü ve HES (1,505 MWm/1,441 MWe)" projesiyle ilgili olarak verilen … tarih ve … sayılı ''Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu'' kararının süresinin 46 ay uzatılması için yapılan 07/08/2020 tarihli başvurunun reddedilerek, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 14. maddesinin 4. fıkrası uyarınca 7 yıl içerisinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanılmadığından bahisle, "ÇED Olumlu" kararının geçersiz sayılmasına ilişkin … tarih ve E… sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; uyuşmazlıkta, inşaat öncesi aşamadaki gecikmenin, davacı şirketin tesisin kurulması için öngörülen alanın elverişli olmadığını ileri sürerek projenin sonlandırılmasına yönelik başvurusunun, DSİ tarafından cevapsız bırakılmasından kaynaklandığı, inşaat öncesi aşamada karşılaşılan bu durumun, DSİ tarafından mücbir sebep olarak nitelendirildiği, dolayısıyla davacı şirkete verilen üretim lisansının iptaline neden olan makul süreyi aşan gecikmenin davacıdan kaynaklanmadığı, davacının bu durumu öngöremeyeceği ve önleyemeyeceği, dolayısıyla üretim lisansına konu tesisin kurulması planlanan alana yönelik somut durumun mücbir sebep hâli olarak kabul edilmesi gerektiği hususlarının yargı kararıyla ortaya konulduğu ve davacı şirkete bu kapsamda 46 ay ek inşaat süresi verildiği görülmektedir.
Bu durumda, davalı idare tarafından her ne kadar Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile yaşanan mahkeme sürecinin proje ile ilgili yatırım faaliyetine başlanılmasına engel teşkil etmeyeceği ileri sürülmekte ise de, inşaat öncesi aşamadaki gecikmenin, davacı şirketin tesisin kurulması için öngörülen alanın elverişli olmadığını ileri sürerek projenin sonlandırılmasına yönelik başvurusunun, DSİ tarafından cevapsız bırakılmasından kaynaklandığı, üretim lisansı iptal edilen davacı şirketin yatırıma devam etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca tesisin kurulacağı alanın jeolojik bakımdan elverişli olmaması nedeniyle davacı şirketin proje değişikliği başvurusunun, DSİ tarafından uygun bulunduğu hususları dikkate alındığında, olayda mücbir sebep halinin gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından "ÇED Olumlu" kararının süresinin uzatılmasının talep edilmesi üzerine, Erzurum Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden, projeyle ilgili herhangi bir inşai faaliyetin olup olmadığının belirlenebilmesi amacıyla proje yerinde gerekli inceleme yapılarak bilgi verilmesinin istenildiği, 21/08/2020 tarihinde yapılan denetimde, proje ile ilgili kurulu makine ve ekipman parkının olmadığının ve herhangi bir çalışmanın yapılmadığının tespit edildiği hususunun davalı idareye bildirildiği, ayrıca nihai ÇED raporunda proje alanındaki heyelan, duraylılık (stabilite) ve erozyon sorunu ile ilgili olarak meydana gelebilecek olumlu veya olumsuz etkiler ile bunlara karşı alınacak önlemlerin öngörüldüğü, yatırıma başlanılabilmesi için proje kapsamında arazi hazırlık, inşaat ve işletme döneminde proje sahibi tarafından nasıl hareket edileceğinin ortaya konulduğu, dolayısıyla regülatör alanı ve kanal güzergahında heyalan riskinin tespit edilmesi nedeniyle iyileştirme çalışmalarının yapılması gerektiği DSİ Genel Müdürlüğüne bildirilmiş ise de, konuyla ilgili davalı idareye herhangi başvurunun olmadığı, ayrıca EPDK ile yaşanan mahkeme sürecinin proje ile ilgili yatırım faaliyetine başlanılmasına engel teşkil etmeyeceği, nitekim, üretim dışında, yatırım kapsamında projeyle ilgili yolun açılması, arazinin düzenlenmesi ve tesviye çalışmalarına başlanması, şantiye vb. ünitelerin kurulması, hafriyat alınması vb. faaliyetlerin yapılabileceği, dolayısıyla, projenin üretim lisansı ile ilgili iptal ve itiraz sürecinde proje sahasına hiçbir fiziki müdahalede bulunulmayarak ve EPDK ile devam eden davanın sonucu beklenerek, davalı idareye 7 yıl içerisinde mücbir sebep bulunduğuna ilişkin herhangi bir belge sunulmamasının davacının kendi tercihi olarak değerlendirilmesi gerektiği, sonuç olarak, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Süresinde savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Kanunda düzenlenen özel yetki kuralına aykırı verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Erzurum İli, İspir İlçesi, Çoruh Havzası, Şehir Deresi üzerinde yapılması planlanan "Şehir Regülatörü ve HES" projesi ile ilgili davalı idare tarafından … tarih ve … sayılı ''ÇED Olumlu'' kararı, EPDK tarafından da … tarih ve … sayılı üretim lisansı verilmiş, söz konusu lisansta inşaat öncesi süre 22 ay, inşaat dönemi süresi 38 ay ve tesis tamamlama tarihi ise 21/02/2018 tarihi olarak belirlenmiştir.
Tesisin kurulması öngörülen alanın jeolojik bakımdan elverişli olmadığı hakkında jeolojik rapor dilekçeye eklenmek suretiyle 25/08/2014 tarihinde DSİ'ye başvuruda bulunularak projeden vazgeçildiği bildirilmiştir.
Sonrasında, davacı tarafından 29/07/2015 tarihinde EPDK'ya sunulan dilekçede; üretim lisansına konu alanın jeolojik bakımdan tesis yapımına elverişli olmadığı gerekçesiyle projenin gerçekleştirilmesinden vazgeçildiği ve tesis kurmaya elverişli yeni bir alan belirlendiği, üretim lisansına konu projede değişiklik talebiyle 28/07/2015 tarihinde DSİ Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğu hususlarına yer verilerek, inşaat öncesi sürenin 21/06/2016 tarihine kadar ertelenmesi talep edilmiş, EPDK'nın … tarih ve … sayılı işlemiyle, davacının talebinin ve proje değişikliğinin mücbir sebep kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, yapılan revize çalışmalarının zorunlu olup olmadığı ve üretim lisansı verilen tarihteki duruma göre projenin gerçekleşmesinin mümkün olup olmadığı hakkında DSİ'den bilgi verilmesi ve değerlendirme yapılması istenilmiş, DSİ tarafından verilen 25/02/2016 tarihli cevapta, revizyon talebinin projenin gerçekleştirilmesine olumlu katkı sağlayacağının değerlendirildiği bildirilmiş, öte yandan projenin planlanan gerçekleşme oranının %5,30 ve fiili gerçekleşme oranının %2,9 olduğunun tespit edilmiş, … tarih ve … sayılı EPDK işlemiyle davacı tarafından yapılan süre uzatım talebi reddedilmiş, üretim lisansı iptal edilmiş, teminat mektubunun irat kaydedilmesine ve davacıların üç yıl süre ile elektrik piyasasında lisans alamayacağına, lisans başvurusunda bulunamayacağına, lisans başvurusu yapan tüzel kişilerde doğrudan veya dolaylı pay sahibi olamayacağına, yönetim kurullarında görev alamayacağına karar verilmiş, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada; … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar gereği EPDK tarafından 05/03/2020 tarihli karar ile davacının 09/03/2016 tarihli yazısında belirtilen gerekçelerin mücbir sebep olarak kabul edilerek, inşaat süresine 46 ay ek süre verilmiş ve bu kapsamda tesis tamamlama tarihinin 21/12/2021 olarak tadil edilmesine karar verilmiş, bu kararın ardından, davacı tarafından … tarih ve … sayılı ''ÇED Olumlu'' kararının süresinin 46 ay uzatılması için davalı idareye başvuruda bulunulmuş, davacının söz konusu talebinin reddine, "ÇED Olumlu" kararının geçersiz sayılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İdari Davalarda Genel Yetki" başlıklı 32. maddesinin 1. fıkrasında; "Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir." hükmüne, "Taşınmaz Mallara İlişkin Davalarda Yetki” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında; "İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 2. maddesinde; "Çevresel Etki Değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları" ifade etmektedir.
25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4. maddesinin (i) bendinde "Çevresel Etki Değerlendirme Süreci: Gerçekleştirilmesi planlanan projenin çevresel etki değerlendirmesinin yapılması için; başvuru, inşaat öncesi, inşaat, işletme ve işletme sonrası çalışmaları kapsayan süreci" ifade ettiği belirtilmiş olup, 14. maddesinin 4. fıkrasında; "ÇED Olumlu kararı verilen proje için yedi (7) yıl içinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanmaması durumunda "ÇED Olumlu" kararı geçersiz sayılır." kuralı düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; idarî dava türlerinden olan iptal davalarında, yetkili mahkemenin tespitinde kural olarak 32. maddede belirlenen ilkenin uygulanmasının esas olduğu; bu genel kuraldan ayrılmanın ancak istisna öngören özel bir yetki kuralının varlığı hâlinde mümkün olduğu; 2577 sayılı Kanunun 34. maddesinde düzenlenen özel yetki kuralının ise, taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasını veya taşınmaza bağlı hakları konu alan işlemlere karşı açılan davalara yönelik olduğu açıktır. Diğer taraftan, ÇED süreci; projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları, bu anlamda, başvuru, inşaat öncesi, inşaat, işletme ve işletme sonrası çalışmaları kapsayan süreci ifade ettiğinden, başka bir deyişle, Bakanlığın veya yetki devrine istinaden Valiliğin karar vermesiyle ÇED süreci sona ermediğinden, projenin uygulanmasına yönelik çalışmaların yapılıp yapılmadığı, yapılmama halinde bu duruma engel mücbir sebebin bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulabilmesi için proje alanından (taşınmazdan) kaynaklanabilecek çevresel etkilerin ve/veya diğer faktörlerin araştırılması gerektiği dikkate alındığında, ÇED kararlarına ilişkin uyuşmazlıklarda olduğu gibi, projenin uygulanmasına ilişkin uyuşmazlarda da yetkili idare mahkemesinin, taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesi olduğunun kabulü gerekmektedir.
Olayda, genel yetki kuralı çerçevesinde dava konusu işlemi tesis eden Bakanlığın bulunduğu yer idare mahkemesi olarak … İdare Mahkemesince karar verilmiş ise de, uyuşmazlığın, projenin uygulanması aşamasında mücbir sebebin bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin olduğu dikkate alındığında, 7 yıl içerisinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanılmadığından bahisle, Erzurum İli, İspir İlçesi, Çoruh Havzası, Şehir Deresi üzerinde yapılması planlanan "Şehir Regülatörü ve HES" projesiyle ile ilgili verilen "ÇED Olumlu" kararının geçerliliğinin sona erdirilmesine ilişkin uyuşmazlığın çözümünde, taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesi olan Erzurum İdare Mahkemesinin yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, uyuşmazlığın esasının, Ankara İdare Mahkemesince incelenip karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 14/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İdari Davalarda Genel Yetki" başlıklı 32. maddesinin 1. fıkrasında; "Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir." hükmüne, "Taşınmaz Mallara İlişkin Davalarda Yetki” başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında; "İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir.
İdarî dava türlerinden olan iptal davalarında, yetkili mahkemenin tespitinde kural olarak 32. maddede belirlenen ilkenin uygulanmasının esas olduğu; bu genel kuraldan ayrılmanın ancak istisna öngören özel bir yetki kuralının varlığı hâlinde mümkün olduğu; 2577 sayılı Kanun'un 34. maddesinde düzenlenen özel yetki kuralının ise, taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasını veya taşınmaza bağlı hakları konu alan işlemlere karşı açılan davalara yönelik olduğu açıktır.
Uyuşmazlığın; 2577 sayılı Kanunun 34. maddesinin birinci fıkrası kapsamında imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskân gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasına veya taşınmaza bağlı hak kapsamında bulunan bir işleme yönelik olmadığı, taşınmaz hukukuna ilişkin herhangi bir kuralla ilgili olmaksızın, projenin uygulanması aşamasında mücbir sebebin bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı Kanunun 32. maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki genel yetki kuralı uyarınca, dava konusu işlemleri tesis eden Bakanlığın bulunduğu yerdeki … İdare Mahkemesinin yetkili olduğu sonucuna varılmış olup, yetki bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından, uyuşmazlığın esası yönünden temyiz incelemesi yapılması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.