16. Ceza Dairesi 2019/5428 E. , 2020/3287 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanık ... bakımından TCK"nın 314/2,
3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 62/1, 53/1-2-3, 58/9,
63. maddeleri uyarınca verilen mahkûmiyet hükmünün
kaldırılarak, CMK’nın 223/2-e uyarınca verilen
beraat,
Diğer sanıklar bakımından TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 63. maddeleri uyarınca verilen mahkûmiyet hükümlerine
yönelik istinaf başvurularının esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
1-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Dosyadaki diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu anlaşılmakla,
sanıklar İhsan Üzmez yönünden ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar ve müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Sanıklara üyelik suçundan verilen cezanın artırılması sırasında artırım oranının doğru uygulanmasına karşın uygulanan kanun maddesinin 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi olarak gösterilmesi gerekirken aynı Kanunun 5. maddesi olarak gösterilmesi,
Kanuna aykırı, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeple BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususların 5271 sayılı CMK"nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümlerin ilgili kısımlarındaki “3713 sayılı Kanunun 5. maddesi” ibaresinin çıkartılarak yerine “3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
a)Hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi, özü itibariyle uyuşmazlık hakkında maddi ve hukuki yönleri tekrar ele alınarak yeni bir karar verilmesi anlamına geldiğinden bir tür “ıslah”tır. (Yenisey İstinaf ve tekrar Kabulü sh.189,Centel/Zafer Ceza Muhakemesi Hukuku sh 359) Esas itibariyle istinaf kanun yolunda aslolan bozma yerine ıslahtır. Bu şekilde ıslah olunan karar, bir bütün olarak yeni bir karar olmayıp İlk Derece Mahkemesi kararında tespit olunan maddi ve/veya hukuki meseleye ilişkin hataların düzeltilmesi sonucunda ortaya çıkan ve İlk Derece Mahkemesi kararı üzerine bina edilen kısmi bir hükümdür (Birtek Fatih Ceza Muhakemesinde İstinaf sh.235).
Hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı, kural olarak İlk Derece Mahkemesi kararı üzerine bina edilen, incelenen kararda kısmi değişiklik yapılarak veya yeni bir hüküm fıkrası eklenerek verilen bir karardır.
Ancak İlk Derece Mahkemesinin hükmü mahkumiyet iken, İstinaf mahkemesi duruşma açılmasına ihtiyaç duymaksızın CMK"nın 303/1-a maddesi gereğince beraat kararı verip hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine kararı vermiş ise bu kararın hüküm niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Bu itibarla CMK"nın 280/1-a, b, c maddesi kapsamında duruşma açılmaksızın verilen istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine ilişkin kararın, maddi vakıanın belirlenmesi bakımından yeni delil ikamesini veya mevcut delillerin yeniden takdir edilmesini gerektirmeyen hallerle sınırlı olduğunun kabulü gerekmektedir. Doktrinde de, CMK madde 280/1-a (CMK madde 303/1-a) hükmü uyarınca “olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması” gerekçesiyle hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, bu türden durumlarda duruşma açılması ve bir öğrenme yargılaması yapılması gerekeceği görüşü savunulmaktadır.(Kaymaz Seydi Ceza Muhakemesinde İstinaf sh.132, Balcı/Öztürk Ceza Yargılamasında İstinaf ve Temyiz sh 165)
Yargıtayın CMK"nın 193/2 maddesi (ve CMK"nın 223/9) hükmünün uygulanmasında derhal beraat kararı verilmesi) bakımından dahi “delil takdiri gereken hallerde” savunma alınmaksızın ve sanık sorguya çekilmeksizin beraat kararı verilemeyeceğini kabul ettiği nazara alındığında CMK"nın 280/1-a maddesi hükmü kapsamında duruşma açılmaksızın ve delil takdiri yapılmaksızın sadece dosya üzerinden inceleme yapılarak sanığın savunması alınmaksızın mahkumiyet kararı verilebileceğini kabul etmenin ceza muhakemesinin temel ilkelerine aykırı olacağı izahtan varestedir.(Birtek Fatih Ceza Muhakemesinde İstinaf sh.235)
Şu hale göre istinaf mahkemesi, İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünü maddi vakıanın sübutu yönünden isabetli bulmakla birlikte, sübutu kabul edilen maddi vakıaya bağlanan hukuki neticenin hatalı olduğunu düşünmekte, mesela eylemin kanunda suç olarak düzenlenmediği ya da suç olmaktan çıkarıldığı kanaatinde ise incelenen hükmün bütünü kaldırılmaksızın sadece hukuki meselenin çözümüne ilişkin mahkumiyet yerine beraat kararı verebilecektir. Yerleşik Yargıtay uygulaması da böyledir.
Bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen mahkumiyet kararının istinaf edilmesi üzerine, delillerin hatalı değerlendirildiği mülahazasına istinaden 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması gerekçesiyle duruşma açılmaksızın “sanığın beraatine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
b)Dosyadaki mevcut diğer tanıklar tarafından da doğrulanan ..."in “17/25 Aralık sürecinden sonra mütevelli heyet toplantılarına…,...,…katılmaya devam ettik” şeklindeki müdafii eşliğinde alınan aşama beyanları, sanığın, FETO/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı olan Aktif Eğitimciler Sendikasına (AKTİFSEN) 10.04.2015 tarihinde üye olmasıyla birlikte, aynı zamanda 04.05.2015 tarihi itibariyle anılan sendikanın Giresun Üniversitesi temsilciliği görevini yürütmüş olması ve diğer deliller nazara alındığında; sanığın eyleminin "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçunu oluşturduğu gözetilmeden delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca sanık ... ile ilgili bozma kararı verilmesi karşısında dosyanın öncelikle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi