1. Hukuk Dairesi 2020/239 E. , 2020/958 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi...’nin oğlu olan...’yı vekil tayin ettiğini, anılan vekaletname ile mirasbırakana ait 20 parsel sayılı taşınmazın ...’nın damadı olan ...’e muvazaalı olarak temlik edildiğini ve... lehine ipotek tesis ettirildiğini, daha sonra taşınmazın mirasbırakanın kızı olan davalı Sevim’e bedelinin çok altında devredildiğini, kardeşlerinin kendisini miras hakkından mahrum bırakmak için hileli ve muvazaalı işlemler yaptığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan Adviye adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı kardeşleri...’nın mirasbırakandan aldığı vekaletname ile mirasbırakanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere damadı...’e sattığını, daha sonra...’nın borçları nedeniyle...’in... lehine taşınmazda ipotek tesis ettirdiğini, ancak...’nın borçlarını ödeyememesi üzerine, yeğeninin yuvası yıkılmasın diye borcu kendisinin ödemesi ve taşınmazın kendisine devredilmesi hususunda anlaştıklarını, davacının durumu bildiğini ve kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu ancak davanın niteliği itibariyle davacının külli halefi değil zarar gören üçüncü kişi sıfatıyla eldeki davayı açtığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan...’nin Kahramanmaraş 2. Noterliğinin 25.09.2007 tarih ve 9187 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile oğlu...’yı vekil tayin ettiği, mirasbırakanın 919 parsel sayılı taşınmazını...’nın anılan vekaletname uyarınca 29.09.2009 tarihinde damadı...’e, ...’in de mirasbırakanın kızı Sevim’e temlik ettiği, çekişme konusu taşınmazın 22/A çalışmaları sonucunda 7721 ada 20 parsel sayısını aldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim, bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda; çekişme konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine karar verilmesi istenildiği halde, Adeviye mirasçılarından... ve ...’in davada yer almadığı dikkate alındığında usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, öncelikle davaya katılmayan... mirasçıları... ve ...’in olurlarının alınması ya da TMK"nun 640. maddesi uyarınca...’nin terekesi için terekeye temsilci tayin ettirilerek temsilci huzuru ile davanın görülmesi ile taraf teşkilinin eksiksiz olarak sağlanmasından sonra işin esası incelenmek ve davalının kararı temyiz etmediği dikkate alınarak kazanılmış hak kuralları gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Davacının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
olarak imzalanmıştır.