Esas No: 2019/1315
Karar No: 2021/376
Karar Tarihi: 14.04.2021
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/1315 Esas 2021/376 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1315
Karar No : 2021/376
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - … (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Matbaacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına 2003 yılının Ocak, Mart ilâ Aralık dönemleri ile 2004 yılının Ocak ilâ Aralık dönemleri için salınan katma değer vergisi ile verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezaları ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davalarda verilen mahkeme kararlarına davacının yönelttiği temyiz istemi üzerine Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen kararlara yöneltilen karar düzeltme istemleri sonuçlandırılmadan söz konusu bu vergi ve cezaların 21/03/2011 tarihinde yapılandırılmasıyla 6111 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca hesaplanan tutar ile 6111 sayılı Kanun'un yayımlanmasından önce ödenen tutar arasındaki bakiye 1.086.016 TL farkın iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin iptali ile bu tutarın faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı:
Davacı adına 2003 ve 2004 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarh edilmiştir.
2003 yılına ait vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle açılan davada, ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla, ... Kağıtçılık Limited Şirketinin düzenlediği faturalara ilişkin katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle salınan vergi ve üç kat tutarında vergi ziyaı cezası yönünden dava reddedilmiş, terkin edilen vergi ziyaı cezası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, özel usulsüzlük cezası ise kaldırılmıştır.
Anılan mahkeme kararının davacı tarafından temyizi üzerine Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 06/05/2009 tarih ve E:2007/5648, K:2009/2001 sayılı kararıyla, davacının, adı geçen şirketin düzenlediği faturalardan, Nokta Matbaasında bastırılmayan faturalarda yer alan katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle salınan katma değer vergisine ilişkin davanın reddine dair hüküm fıkrasını onamış; bu vergiler üzerinden üç kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezası ile Nokta Matbaasına bastırılan faturalarda yer alan katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan cezalı tarhiyat yönünden davanın reddine dair hüküm fıkrasını bozmuştur.
2004 yılına ilişkin vergi ve cezalara karşı açılan davada ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla, ... Kağıtçılık Limited Şirketinin düzenlediği faturalardaki katma değer vergisinin indirimlerden reddi suretiyle salınan katma değer vergisi ile bu verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası yönünden dava reddedilmiş, vergi ziyaı cezasının üç katı aşan kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, özel usulsüzlük cezası ise kaldırılmıştır.
Anılan kararın davacı tarafından temyizi üzerine Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 06/05/2009 tarih ve E:2007/5754, K:2009/2002 sayılı kararıyla, katma değer vergisi yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını onamış, verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuştur.
Bu arada davacı tarafından, 06/12/2007, 07/12/2007, 18/12/2007 tarihlerinde vergi asılları için 29/01/2009, 27/02/2009, 27/02/2009, 31/03/2009, 30/04/2009 tarihlerinde toplam 1.901.347,01 TL ödeme yapılmış, ödemelerin davanın kazanılması halinde iade alınacağı da belirtilmiştir.
Temyiz istemine ilişkin kararların düzeltilmesi istemi karara bağlanmadan 6111 sayılı Kanun yürürlüğe girmiş, davacı 6111 sayılı Kanun'dan yararlanmak üzere 31/05/2011 tarihinde başvuru yapmıştır. Bu başvuru üzerine 31/05/2011 tarihli taksitlendirme tablosu düzenlenmiştir. Davacıya, taksitler halinde ödemesi gereken vergi aslı ve TEFE/ÜFE oranında hesaplanan gecikme faizi olmak üzere toplam 779.407,12 TL borcu olduğu ve aylık 43.300,39 TL olmak üzere 18 ay ödeme yapması gerektiği bildirilmiştir. Davacı bu taksitlendirme tablosunun iptali istemiyle ayrı bir dava açmıştır.
Diğer taraftan, davacı vergi dairesine yaptığı başvurusunda borcu kalmadığını ve iadesi gereken tutarın bulunduğunu ileri sürerek iade talebinde bulunmuş ve bu başvurusunun reddi üzerine dava açmıştır.
Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için mahkeme kararları ve Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararları dikkate alınarak vergi asıllarının miktarının ne olduğunun, bu asıllara hangi tarihten hangi tarihe kadar TEFE/ÜFE oranında gecikme faizi hesaplanacağının, buna göre davacının borcunun kalıp kalmadığının ve önceki ödemeleri dikkate alınarak fazla ödeme var ise bu ödemenin iadesinin mümkün olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
02/05/2012 tarihli ara kararına verilen cevaptan, dava konusu edilen 2003 yılına ilişkin vergi aslı tutarının 318.291,17 TL olduğu, bu tutarın temyiz aşamasında onanan kısmının 90.577,21 TL, bozulan kısmının 227.713,96 TL olduğu; 2004 yılında dava konusu edilen vergi aslı tutarının ise 431.930,12 TL olduğu, bu vergi aslının tamamı yönünden davanın reddedildiği anlaşılmaktadır.
6111 sayılı Kanunun 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendinde; "Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla bölge idare mahkemeleri veya Danıştay nezdinde ilgisine göre itiraz veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda, bu maddeye göre ödenecek alacak asıllarının tesiptinde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla tarhiyatın/tahakkukun bulunduğu son safhadaki tutar esas alınır. Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce verilmiş olan son kararın;
b)Tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması halinde tasdik edilen vergilerin gümrük vergilerinin tamamı ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının,
tahsilinden vazgeçilir. Ancak, verilen en son kararın bozma kararı olması halinde birinci fıkra hükmü, kısmen onama kısmen bozma kararı olması halinde ise onanan kısım için bu fıkranın (b) bendi, bozulan kısım için birinci fıkra hükmü uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
6111 sayılı Kanun uyarınca, davacının vergi asıllarının hesaplanmasında, 2003 yılı için en son verilen kararın kısmen onama ve kısmen bozma olması nedeniyle onamaya ilişkin kısmının vergi asıllarının tamamının, bozulan kısım için ise bozulan kısma isabet eden verginin %50'sinin; 2004 yılı için ise mahkeme kararının vergi aslı yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasının onanması nedeniyle 2004 yılına ilişkin vergi asıllarının tamamının dikkate alınması gerekmektedir.
TEFE/ÜFE oranları dikkate alınarak hesaplanacak tutara gelince; dosyadan davalı idarece TEFE/ÜFE oranları dikkate alınarak Kanun'un yürürlüğe girdiği 25/02/2011 tarihine kadar hesaplama yapıldığı; davacı tarafından Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce 06/12/2007, 07/12/2007, 18/12/2007 tarihlerinde vergi asıllarının ödendiği görülmektedir. Gecikme faizi veya gecikme zammı, alacağın vadesinde ödenmemesi nedeniyle hesaplanan bir tutar olup bu nedenle anaparanın ödendiği tarihten sonrası için anapara için gecikme zammı ve gecikme faizi hesaplanmasına olanak bulunmamaktadır. Bu itibarla idarece Kanun'un yürürlüğe girdiği 25/02/2011 tarihine kadar hesaplama yapılmış ise de mahkememizce davacı tarafından vergi asıllarının ödendiği tarihe kadar hesaplama yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Mahkememizce bu sonuçlara varılmakla birlikte bu şekilde detaylı hesaplama yapılması mümkün olmadığından belirtilen şekilde davacının borcu bulunup bulunmadığının ve iadesi gereken tutar olup olmadığının belirlenebilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi tarafından düzenlenen 17/09/2012 tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Bilirkişi raporunda, temyiz incelemesi sonucunda onanan vergi asıllarının tamamının, bozulan vergi aslının %50'sinin dikkate alınıp bu alacaklara vergi asıllarının ödendiği tarihe kadar TEFE/ÜFE oranları ele alınarak mahkememizce belirtilen hususlara uygun olarak hesaplama yapıldığı görülmüş olup bu nedenle bilirkişi raporu hükme esas alınır niteliktedir. Diğer taraftan, davalı idarenin bilirkişi raporuna karşı yöneltiği itiraz yerinde görülmemiştir.
Bilirkişi raporunda, Mahkeme kararı doğrultusunda yapılan hesaplama sonucu 2003 yılı için tamamı esas alınacak vergi aslı tutarının, onanan kısım için 90.577,21 TL olduğu, bozulan kısım için ise 113.856,96 TL olduğu, 2004 yılı için ise vergi aslı tutarının tamamının (tamamı onandığı için) 431.930,12 TL olduğunun belirtildiği, bu tutarların esas itibariyle mahkememizin daha önceki ara kararına davalı idarenin verdiği cevaplarla da örtüştüğü görülmektedir.
Bir başka deyişle hesap hatası da bulunmadığı, buna göre yapılandırmaya esas alınacak vergi aslı tutarının 636.364,29 TL olduğu, TEFE/ÜFE oranı esas alınarak hesaplanan tutarın ise 170.728,74 TL olduğu, buna göre davacının toplam ödemesi gereken tutarın 807.093,03 TL olarak hesaplandığı, davacının ise yaptığı toplam ödeme tutarının 1.901.347,01 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı idare tarafından 6111 sayılı Yasa uyarınca iade yapılmasının mümkün olmadığı iddia edilmekte ise de 6111 sayılı Yasa'nın 21. maddesinde, hangi alacakların iade edilemeyeceği ve hangilerinin iade edileceği belirtilmiştir. Buna göre 6111 sayılı Yasa'nın 3. maddesi kapsamında olup dava konusu edilen tarhiyatlar için vergi mahkemesince verilen ret kararının bozulması ve yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş olması halinde iadenin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Davalı idarece ancak vergi mahkemesince bir terkin kararı verilmesi halinde iadenin yapılabileceği iddia edilmiş ise de maddede dava açılmış ve bir karar verilmemiş alacaklar için iade öngörüldüğü gibi bozma kararı üzerine mahkemesine iade kararı verilmesi halinde de iade öngörülmüş olması nedeniyle bu iddia yerinde görülmemiştir.
Son durumda, iade edilecek alacaklar yönünden vergi mahkemesince verilen davanın reddi yolundaki kararların onanması ve bozulması doğrultusunda ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekmektedir.
- 2004 yılına ilişkin vergi aslı yönünden davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararı onandığından, bu ödemeler yönünden davacının herhangi bir iade almasına olanak bulunmamaktadır.
-2003 yılına ilişkin vergi aslı yönünden davanın reddi yolundaki mahkeme kararı, Danıştayca kısmen onanmış, kısmen bozulmuş ve bu konuda yeniden mahkemece karar verilmek üzere dosyanın iadesine karar verilmiştir. Kararın onamaya ilişkin kısmı 90.577,21 TL; bozmaya ilişkin kısmı ise 227.713,92 TL tutarındadır.
- Kararın, onamaya ilişkin kısmı olan 90.577,21 TL'lik kısım için davacının herhangi bir iade almasına olanak bulunmamaktadır.
- Kararın, bozulan 227.713,92 TL'lik kısmının ise vergi mahkemesinde dava aşamasında olan ve dava devam ederken ödenen tutar olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla bu tutarın %50'si olan 113.856,96 TL'nin 6111 sayılı Kanun kapsamında ödenmesi gerektiği, geri kalan %50'si olan 113.856,96 TL vergi aslı ile bu vergiye bağlı olarak hesaplanan gecikme faizinin ise iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
- Diğer taraftan, (onamaya ilişkin kısma isabet eden) diğer 113.856,96 TL’lik kısım için ise, vergi aslı yönünden bir iade söz konusu olmayıp, bu tutara TEFE/ÜFE oranları uygulanarak verginin ödendiği tarihe kadar hesaplanacak tutarın, davacının 113.856,96 TL için ödediği gecikme faizi tutarından düşülerek, fazlaya ilişkin ödenen gecikme faizinin de iadesi gerekir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle, 2003 yılına ilişkin katma değer vergisinin 113.856,96 TL'lik kısmı ile bu tutardaki vergiye bağlı olarak hesaplanan gecikme faizinin; kalan 113.856,96 TL'ye TEFE/ÜFE oranları uygulanarak verginin ödendiği tarihe kadar hesaplanacak tutarın, davacının 113.856,96 TL için ödediği gecikme faizi tutarından düşülmek suretiyle bulunan farkın davacıya iadesine hükmetmiş, aşan kısımlar yönünden davayı reddetmiştir.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 12/12/2017 tarih ve E:2016/1277, K:2017/8252 sayılı kararı:
Davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın, davacının ödediği vergi aslının gecikme faizi ve gecikme zammı uygulanarak yapılan arttırımının TEFE/ÜFE tutarını aşan kısmının iadesine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
(Temyize konu kararın, davacının 2003 yılına ilişkin vergiye karşı açtığı davada temyiz merciince verilen kararın bozmaya ilişkin hüküm fıkrasına konu vergi borçları yönünden davalının temyiz isteminin incelenmesi)
6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un, "Kesinleşmemiş veya Dava Safhasında Bulunan Amme Alacakları" başlıklı 3. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde, gecikme faizi ve gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği, ancak, verilen en son kararın bozma kararı olması halinde birinci fıkra hükmü, kısmen onama kısmen bozma kararı olması halinde ise onanan kısım için bu fıkranın (b) bendi, bozulan kısım için birinci fıkra hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun'un ''İade Edilmeyecek Alacaklar'' başlıklı 21. maddesinde ise, bu Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanun'un yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanun'un 16. maddesi hükmü hariç olmak üzere bu Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu Kanun'un 20. maddesinin birinci fıkrası kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesinin yapılmayacağı, ancak, bu Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrası kapsamında olup dava konusu edilen tarhiyatlara karşılık bu Kanun'un yayımlandığı tarihten önce ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarlar, vergi mahkemesinde esasa ilişkin olarak hiç karar verilmemiş veya verilen kararın bozulması nedeniyle yeniden karar verilmek üzere mahkemesine iade edilmiş davalara konu alacaklar için bu maddeden yararlanılmak üzere yapılan başvurular ile vergi mahkemesince verilmiş terkin kararları üzerine red ve iade edilebileceği hüküm altına alınmıştır.
2003 yılı muhtelif dönmelere ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının ve kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada, İstanbul 6. Vergi Mahkemesince verilen kararın, vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi yönünden davanın reddine dair hüküm fıkrası, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 06/05/2009 tarih ve E:2007/5648 ve K:2009/2001 sayılı kararıyla kısmen bozulmuş, bu dava karar düzeltme aşamasında iken yapılandırma başvurusunda bulunulmuştur.
Davacının, bozma kararına ilişkin kısım yönünden 6111 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanabileceği ve 2003 yılı vergi alacaklarının bozma kararı kapsamında olan kısmının toplam 227.713,92 TL olduğu anlaşılmaktadır.
6111 sayılı Kanun gereğince bu tutarın %50'sinin TEFE/ÜFE oranı uygulanarak bulunan tutarla birlikte idareye yatırılması gerekmekteyken, Mahkemece verilen ara kararına idarece verilen cevapta, Danıştayın bozma kararına konu 2003 yılı vergi borçlarının %50'sinin idareye yatırıldığı bildirilmiştir. Diğer taraftan, dosyada mevcut olan 17/09/2012 tarihli bilirkişi raporundan da bu cevapla örtüşür şekilde davacının, 2003 yılı vergi borçlarından bozulan kısmı olan 227.713,92 TL'nin % 50'sini ödediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mahkemece, davacının, 227.713,92 TL tutarın tamamını ödemiş gibi değerlendirilerek gecikme zammı ve gecikme faizinden TEFE/ÜFE oranı uygulanan kısmı düşürülerek bu vergi aslının %50'sinin de davacıya iadesine karar verilmesi hukuka uygun düşmediğinden, vergi aslı tutarının iadesi hususunda 6111 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen hükümleri dikkate alınarak yeniden değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Daire, bu gerekçeyle, davacının temyiz istemini reddetmiş; davalının temyiz istemini, mahkeme kararının, davacının ödediği vergi aslının gecikme faizi ve gecikme zammı uygulanarak yapılan arttırımının TEFE/ÜFE tutarını aşan kısmının iadesine ilişkin hüküm fıkrası yönünden reddetmiş, vergi aslının iadesine ilişkin hüküm fıkrası yönünden kabul ederek, kararın değinilen hüküm fıkrasını bozmuştur. Ayrıca tarafların kararın düzeltilmesi istemini reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararı:
Danıştayın bozma kararında, 227.713,96 TL'nin yüzde %50'sinin ödendiği dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği ifade edilmiş, temyize konu kararın hukuki gerekçelerine ve hesaplama biçimlerine yönelik herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava dosyasından, davacının mahkeme kararları üzerine davanın reddi ile sonuçlanan vergi asılları ile gecikme zamlarının tamamını ödediği, ödediği vergi aslı ve gecikme zammı tutarlarının taraflar arasında tartışmasız olduğu, bilirkişi raporunda da 2003 yılı için ödenen toplam vergi aslı tutarının 318.291,17 TL olarak belirtildiği, yine dosyadaki belgelerden de davacının mahkemece verilen ilk karar üzerine (gerek 2003 gerekse 2004 yılı için vergi asılları yönünden tamamen davanın reddi yolunda karar verilmesi nedeniyle) vergilerin tamamının ödendiği, taraflar arasında da bu hususta bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Danıştayın bozma kararında, 2003 yılına ilişkin verginin 227.713,96 TL'lik kısmının yarısının ödendiği belirtilmiş ise de, yukarıda belirtildiği üzere davacı tarafından her iki yıl için de mahkemece vergi asılları yönünden davanın reddi yolunda karar verilmesi üzerine vergi asıllarının tamamının ödendiği açık ve tartışmasız olup gerek ara kararına verilen cevaplarda gerekse bilirkişi raporunda bozma kararında belirtilen şekilde bir hususa yer verilmemiştir. Aksine bilirkişi raporunda da davacının tüm vergi asıllarını gecikme faiziyle birlikte ödediği belirtilmiş olup dosyada mevcut makbuzlardan da bu husus açıkça görülmektedir.
Vergi Mahkemesi ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye yer vermeksizin bu gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Bilgilendirme mahiyette bir yazı olan ve idari davaya konu olabilecek nitelikte olmayan işleme karşı açılan davanın incelenmeksizin reddedilmesi gerektiği, diğer taraftan, dava konusu olayın düzeltme ve şikayet kapsamında da bulunmadığı, davacı tarafından 6111 sayılı Kanun'un 3. maddesi kapsamında bir ödeme yapılmadığı ve mahkemece karar verilmesinden sonra ödeme yapıldığı dikkate alındığında 6111 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca değinilen ödemelerin red ve iade edilemeyeceği, 6111 sayılı Kanun'un yürürlük tarihten önce yapılan ödemelerin, davacıya iade edilmesinin Kanun'un amacı ve sistematiğine uygun düşmeyeceği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idareye 1.901.347,01 TL ödeme yapıldığının bilirkişi raporuyla sabit olmasına karşın eksik ödemede bulunduğundan hareketle Mahkeme kararına yöneltilen temyiz isteminin sonuçlandırılmasının hukuka uygun düşmediği, 227.713,92 TL'nin ödendiğine karar veren Mahkemenin ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.