Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1158
Karar No: 2022/2620
Karar Tarihi: 23.03.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1158 Esas 2022/2620 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/1158 E.  ,  2022/2620 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen 2019/854 E. sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2015/708 E. sayılı davanın davalı ... yönünden reddine, davalı ... Ltd. Şti. yönünden davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve davalılardan DEDAŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı ... asıl davada; 07/09/2010 tarihinde ... ...Limited Şirketine ait fabrikada meydana gelen elektrik arızasını gidermek için direğe çıktığı sırada elektrik akımına kapılarak ağır şekilde yaralandığını, 15 günü yoğun bakımda olmak üzere 45 gün hastanede ve yaklaşık 6 ay civarında da evde yatmak suretiyle iş ve güçten yoksun kaldığını, vücudunun çeşitli bölgelerinde elektrik çarpması nedeniyle kalıcı yanık izleri ve uzuv kaybı meydana geldiğini, elektrik direğine herkesin kolaylıkla çıkışını engelleyecek şekilde gerekli güvenlik önlemlerini almayan davalı şirketin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, iş göremezlik, tedavi ve estetik ameliyat giderleri için şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; elektrik direğine tırmanılarak oluşabilecek kazaların önlenmesi için her türlü tedbirin alındığını, olayın davacının ihmali sonucunda meydana geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, aldırılan kusur raporu ve tüm dosya kapsamından; elektrik arızasını gidermek için direğe çıkan davacının, dikkatsiz ve tedbirsiz davranması nedeniyle elektrik akımına kapılarak yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde elektrik direğine korkuluk demir yaptıran davalıya izafe edilecek herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 03/07/2018 tarihli ve 2016/18767 E. 2018/7462 K. sayılı kararla; raporu hükme esas alınan makine mühendisi bilirkişinin konunun uzmanı olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Asıl davada verilen karardan sonra açılan ve birleştirilen 2015/708 E. sayılı davada; davacı ..., davalılar...ve ... ...Limited Şirketinin de uğradığı zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, iş göremezlik, tedavi ve estetik ameliyat giderleri için şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Birleşen 2019/854 E. sayılı davada ise; davacılar, meydana gelen olay nedeniyle davacı ...'ın meslekte kazanma gücünü kaybettiği ileri sürülerek; davacılardan ...,için 60.000 TL, eşi için 50.000 TL ve 6 çocuğu için ayrı ayrı 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiştir.
Bozma kararına uyan mahkemece; davacının elektrik akımına kapılarak yaralanması nedeniyle % 19,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, bilirkişi heyeti raporuna göre, oluşan zarardan davalılar Dedaş ve ... ...Limited Şirketinin ayrı ayrı % 30, davacı ...’ın ise % 40 oranında kusurlu olduğu, maddi tazminatın asgari ücreti üzerinden hesaplanması gerektiği, bu şekilde davacının sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle; asıl davada geçici ve sürekli iş göremezlik yönünden maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 103.308,63 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'tan tahsiline, 119.099,40 TL'lik fazlaya dair talebin reddine; davalı ...’un kusurunun bulunmadığı, diğer davalı ... ...Limited Şirketine yönelik davanın takip edilmediği gerekçesiyle, birleşen 2015/708 E. sayılı davanın davalı ... yönünden reddine, davalı ... ...Limited Şirketi yönünden açılmamış sayılmasına; sağlık bütünlüğünün bozulması nedeniyle davacı ..., eşi ve 4 çocuğunun manevi tazminat talep etme hakkı bulunduğu, ancak olay tarihinde 3 yaşında olan ... ,’ın babasının başına gelenleri algılayabilecek çağda olmadığı, diğer çocuk ...’ın ise, olay tarihinden sonra doğduğu, olay nedeniyle etkilenmeyeceği gerekçesiyle, birleşen 2019/854 E. sayılı davanın kısmen kabulü ile davacılardan... için 60.000 TL, ..., için 10.000 TL, çocuklar ...,...,..., ve ...,..., için ayrı ayrı 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'tan tahsiline, davacılar ... ve ...,’nin manevi tazminat taleplerinin reddine, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalılardan Dedaş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; birleşen 2015/708 E. sayılı davada, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının, birleşen 2019/854 E. sayılı davada ise; davacılar vekilinin sair, davalı ...’ın tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Asıl davaya yönelik incelemede;
Bilindiği üzere, mahkemece verilen hüküm, bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve
davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; hükmü, kısa karar (hüküm fıkrası) doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de kısa karara uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK'nın 297 nci maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı birbiri ile çelişmemelidir.
Yine Anayasamızın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141/3. maddesinde; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre; asgari ücret üzerinden geçici iş göremezlik zararının 1.109,04 TL, sürekli iş göremezlik zararının 103.308,63 TL olmak üzere toplam 104.417,67 TL olarak belirlendiği, mahkemece kısa kararda; davanın kısmen kabulü ile geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden toplam 103.308,63 TL'nin tahsiline karar verilmesine rağmen, kabul edilmesi gereken miktarın 104.417,67 TL olması gerektiği, sehven sadece sürekli işgöremezlik tazminatına karar verildiğine yönelik gerekçe oluşturulmak suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacılar vekilinin birleşen 2019/854 E. sayılı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Ölüm ve bedensel zarar nedeniyle manevi tazminat, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesinde “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.” hükmü ile düzenlenmiştir. Öğreti ve uygulamalarda, hakimin sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar görenin yakınlarına, manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği kabul edilmiş ve bu doğrultuda 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2. maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; davacı ...’ın elektrik akımına kapılarak sürekli maluliyetinin oluşması nedeniyle, davacı, eşi ve 4 çocuğu yönünden manevi tazminata karar verilmesine karşın, davacı ... yönünden ise, olay tarihindeki yaşı itibari ile babasının başına gelenleri algılayabilecek bir yaşta olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Oysa davacı ... olay tarihinde 3 yaşında olması nedeniyle henüz olayın acısını hissedebilecek ayırtım gücüne sahip değil ise de, ilerleyen yıllarda ve bütün hayatı boyunca bunun eksikliğini sürekli hissedecektir. Kural olarak manevi tazminat yalnız olay sırasında duyulan değil, bütün hayat boyu çekilecek elem ve ızdıraba karşılık olarak takdir edilen bir karşılıktır. Bu nedenle, davacının olay anında babasının maluliyetinin algılayamayacak kadar küçük olması, manevi tazminata karar verilmesine engel değildir. Bu durumda olayın meydana geldiği anda çocuğun yaşı dikkate alınmaz (Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 31/03/2015 tarihli 2013/16682 E. 2015/5207 K. sayılı kararı da aynı yöndedir).
Buna göre mahkemece; davacı ... yönünden de, babasının maluliyeti nedeniyle, somut olaya uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu dikkate alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davacılar yararına, ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile tek vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru değildir.
4- Bozma nedenine göre, davacılar vekili ve davalı ... vekilinin asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, birleşen 2015/708 E. sayılı davada davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının, birleşen 2019/854 E. sayılı davada davacılar vekilinin sair, davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, HUMK'nın 428. maddesi gereğince hükmün ikinci bentte açıklanan nedenlerle taraflar yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, dördüncü bentte açıklanan nedenle davacılar vekili ve davalı ... vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, asıl dava yönünden 7.116,30 TL fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ...'a iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi