Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1620
Karar No: 2021/440
Karar Tarihi: 14.04.2021

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/1620 Esas 2021/440 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1620
Karar No : 2021/440

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Dış Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALI): ... Vergi Dairesi Başkanlığı (... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU :... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Motorlu araç alım satımıyla uğraşan davacı hakkında ithalatçı firmadan özel tüketim vergisi hesaplanmadan satın alınan araçlara ilişkin olarak araçların ithalatçısı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuyla kaçak eşyaya mahsus tespit varakalarına göre tespit edilen katma değer vergisi matrahları ile ithalatçı tarafından beyan edilen matrahlar arasındaki fark üzerinden 2011 yılının Ocak, Şubat, Mart ve Mayıs dönemleri için re'sen tarh edilen özel tüketim vergileri ile verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının ve Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararı:
Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunun incelenmesinden ithalatçı firmadan satın alınan araçların üçüncü şahıslara satılması sırasında düzenlenen satış faturalarında gösterilen bedellerin ithalatta beyan edilen katma değer vergisi matrahlarından düşük olduğu anlaşılmıştır. Maliyetin altında yapılan satışın gerçek olduğu davacı tarafından ispat edilememiş olup 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen bedeller esas alınmak suretiyle tespit edilen matrah farkı üzerinden tarh edilen özel tüketim vergileri ile verginin bir tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan hesap döneminin kapanmasından sonra düzenlenen rapora istinaden 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında ise hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Mahkeme bu gerekçeyle özel tüketim vergileri ile verginin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemini reddetmiş, özel usulsüzlük cezasını kaldırmıştır.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 17/05/2019 tarih ve E:2016/2536, K:2019/3341 sayılı kararı:
Uyuşmazlığın çözümü, araçları ithalatçı firmadan edinerek nihai tüketiciye satan davacı tarafından Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli (II) sayılı listedeki malların satış faturalarında gösterilen bedellerin ithalattaki katma değer vergisi matrahından düşük olduğunun tespit edilmesi durumunda söz konusu matrah esas alınarak re'sen özel tüketim vergisi tarh edilip edilemeyeceği, diğer bir ifadeyle asgari vergi uygulaması yapılıp yapılamayacağının saptanmasına bağlı olup anılan saptamanın yapılabilmesi olayda uygulanacak mevzuat hükümlerinin doğru olarak belirlenmesini gerektirmektedir.
Konunun üç döneme ayrılarak incelenmesi zorunludur:
(II) sayılı listedeki mallar bakımından asgari vergi uygulaması 4760 sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasına 5766 sayılı Kanun'un 19. maddesinin (d) fıkrasıyla eklenen paragrafla getirilmiş olup ilk dönem söz konusu hükmün yürürlüğe girdiği 01/07/2008 tarihinden öncesini kapsamaktadır. Anılan dönemde konuya ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından özel tüketim vergisi genel hükümlere göre ithalatçı/bayiler tarafından yapılan satış bedeli üzerinden hesaplanacaktır. Söz konusu bedelin, ithalattaki katma değer vergisi matrahı veya alış bedelinden düşük olması da vergilendirmeyi etkilemeyecektir. Bir başka ifadeyle bu dönemde hem ithalatçılar hem de bayiler bakımından ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı esas alınmak suretiyle asgari vergi uygulamasına gidilemeyecektir. Aksi yönde alıcı ifadesi ya da satış bedelinin doğru olmadığı hususunda somut tespit bulunması durumunda söz konusu tespitlere göre vergilendirme yapılacağı tabiidir.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 12. maddenin birinci fıkrasına eklenen paragrafın yürürlüğe girdiği 01/07/2008 tarihi ile anılan paragrafın 6487 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değiştirilen halinin yürürlüğe girdiği 11/06/2013 tarihleri arasını kapsamına alan ikinci dönemde, asgari vergi uygulamasına geçilmiştir. Buna göre, araçlardan alınacak vergi, mükellefin bu malı alış bedeli üzerinden, malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacak; ithalatçıların alış bedeli olarak da, ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı esas alınacaktır. Bu dönemde, genel kural yine, ithalatçı/bayiler tarafından yapılan satış bedeli üzerinden özel tüketim vergisi hesaplanması olmakla birlikte öngörülen şekilde hesaplanan vergi tutarının ithalatçı/bayilerin alış bedeli üzerinden hesaplanacak vergiden az olması durumunda, alış bedeli (ithalatçılar için bu bedel ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahıdır) üzerinden vergilendirme yapılacaktır. Söz konusu dönem bakımından önem arz eden husus ithalatçılar yönünden alış bedeli olarak getirilen ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahının bayiler bakımından esas alınamayacak olmasıdır. Aksi yönde alıcı ifadesi ya da alış/satış bedellerinin doğru olmadığı hususunda başkaca somut bir tespit bulunması durumunda bu dönemde de tespit edilen bedel üzerinden vergilendirme yapılacağı açıktır.
Anılan Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasına eklenen paragrafın 6487 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değiştirilen halinin yürürlüğe girdiği 11/06/2013 tarihinden sonrasını kapsayan üçüncü dönemde, (II) sayılı listedeki mallardan alınacak vergi, mükellefin bu malı alış bedeli ile her hâlükârda bu malların imalatçısının satış bedeli veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı üzerinden malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacaktır. Söz konusu dönemde ithalatçılar ve bayiler bakımından herhangi bir ayrım yapılmaksızın araçların satış bedeli, imalatçıların satış bedeli veya ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı üzerinden malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından en yüksek olanı üzerinden vergilendirme yapılması esası getirilmiştir. Diğer bir anlatımla, maddede sayılan diğer bedellerden yüksek olması durumunda ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahı hem bayiler hem de ithalatçılar bakımından vergilendirmeye esas alınabilecektir.
Olayda, 2011 yılında satışı gerçekleştirilen araçlar nedeniyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyat ikinci dönem kapsamına girmekte olup söz konusu dönemde ithalatçılar yönünden alış bedeli olarak getirilen ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahının araçları ithalatçı firmadan edinerek nihai tüketiciye teslim eden davacı bakımından esas alınamayacağı açıktır. Dosyada aksi yönde alıcı ifadesi ya da alış/satış bedellerinin doğru olmadığı hususunda başkaca somut bir tespit de bulunmamaktadır. Ayrıca, ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahının bayiler ve araçları ithalatçı firmadan edinerek nihai tüketiciye teslim eden firmalar bakımından da esas alınabilmesine imkan tanıyan ve vergilendirme döneminde yürürlükte olmayan 4760 sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasına 5766 sayılı Kanun'un 19. maddesinin (d) fıkrasıyla eklenen paragrafın 6487 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değişik halinin olayda uygulanma imkanının bulunmadığı da izahtan varestedir.
Bu durumda, yukarıda açıklanan gerekçeyle vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatının iptali gerekirken, 4760 sayılı Kanun'un 12. maddesinin birinci fıkrasına eklenen paragrafın olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinin yanlış yorumlanması suretiyle verilen davanın reddine dair kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan hesap döneminin kapanmasından sonra düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak özel usulsüzlük cezası kesilmesine yasal engel bulunmamaktadır. Davaya konu özel usulsüzlük cezasının ilgili dönemde düzenlenen faturalarla ilgili olarak ileri sürülen iddialar kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde açık ve somut olarak tespit edilmeden ve cezai yaptırıma konu eylemler tüm unsurlarıyla ortaya konulmadan kesildiği anlaşıldığından, söz konusu cezanın kaldırılması yolunda verilen mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararın davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş, özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davalının temyiz istemi ile davalının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ... , K: ... sayılı ısrar kararı:
Vergi mahkemesi aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulan kısım yönünden ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Somut tespit bulunmadan varsayıma dayalı ve Kanun'u geçmişe uygulayarak yapılan vergi ziyaı cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Yedinci Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2-... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi