14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/4841 Karar No: 2013/7935 Karar Tarihi: 24.05.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/4841 Esas 2013/7935 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/4841 E. , 2013/7935 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.08.2011 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, suya vaki müdahalenin önlenmesi isemine ilişkindir. Davacılar, Demirlik Köyündeki taşınmazlarını köydeki sulama suyu ile nöbetleşe olarak haftanın bir günü suladıklarını, davalının sulama suyunu kullanmalarına engel olduğunu ileri sürerek davalının suya elatmasının önelenmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalı temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 756. maddesinde kaynakların, arazinin bütünleyici parçası olduğu, bunların mülkiyetinin ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir. Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir. Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir. Uygulamada kaynak; “ yer altı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yer altı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yer altı suyu olarak kabul edilir. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK.md.756/3). Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20 nci maddede sözü geçen tüzükte belirtilir (167 Sayılı Yer Altı Suları Kanunu 1-6. madde). Somut olayda, davaya konu kaynak suyu 129 ada 1 numaralı orman parselinden çıktığından genel sudur. Mahahlinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıkları, dava konusu taşınmazları davacıların babalarının 24 saat suladığını, davacılara halalarından ve babalarının ikinci eşinden kalan taşınmazların sulanması ile ilgili taraflar arasında anlaşmazlık çıktığını beyan etmişler fakat dava konusu genel suyun kullanım biçim ve usulune ilişkin mahalli bilirkişi dinlenmemiştir. Bu durumda mahkemece mahallinde yeniden jeolog, ziraat ve teknik bilirkişi aracılığı ile suların az olduğu dönemde keşif yapılarak dava konusu genel suyun kullanım biçimi ve nöbet usulüne ilişkin mahalli bilirkişiler dinlenmeli, dava konusu genel su ile sulanan tüm taşınmazlar tespit edilmeli, tarafların sulama suyuna ihtiyaçları saptanarak gerekirse taraflar arasındaki ihtilafı çözecek şekilde su rejimi kurulmalıdır. Değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.