14. Hukuk Dairesi 2013/5910 E. , 2013/7917 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.03.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davalı ... açısından davanın kabulüne, diğer davalı aleyhine açılan davanın reddine dair verilen 20.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 2746 ve 2748 parsel sayılı taşınmazlar yararına, 2743 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiş ve keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporundaki alternatif güzergahlar dikkate alınarak 2740 ve 2741 parsel sayılı taşınmaz malikleri de davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece, 2746 ve 2748 parsel sayılı taşınmazlar lehine, bilirkişi raporu ve ek (1) no"lu krokide gösterildiği şekilde 2740 ve 2741 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; geçit hakkı kurulması davalarında amaç genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan parsel kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir. Mahkemece, geçit hakkı kurulan güzergahta anayola bağlantı için 3109 parsel sayılı taşınmaz üzerinden de geçit hakkı kurulması gerekir. Bu yüzden, davacının 3109 parsel sayılı taşınmazın malik ya da maliklerini harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Ayrıca, geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi gereğince davacıya ait taşınmazlardan genel yola kadar geçit kurulmuş olması için davacının 2748 ve 2746 sayılı parselleri arasında da hükmen kurulacak geçitle bağlantı sağlanması gerekir. Mahkemece 2748 ve 2746 parsel sayılı taşınmazlar lehine geçit hakkı kurulmuş ise de dosya içerisindeki hükme esas alınan bilirkişi raporu ve krokisi incelendiğinde 2748 parsel sayılı taşınmaz bakımından kesintisizlik ilkesine aykırı hareket edildiği, kurulan geçitin 2748 sayılı parsele kadar ulaşmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece davacıya ait 2748 sayılı parsel lehine, yine davacıya ait 2746 sayılı parsel üzerinden de geçit tesisine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; tesis edilen geçit irtifakı İstanbul-Samsun karayoluna bağlanmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, geçitin bağlandığı yolun erişme kontrollü devlet karayolu olup olmadığı ve böyle olduğu takdirde belirlenen güzergahtan geçit hakkı tesisinin uygun olup olamadığının Karayolları Genel Müdürlüğünden sorulmaksızın karar verilmiş olması ve kurulan geçit hakkının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar vermek gerekirken tapuya tesciline karar verilmesi, ziraatçi bilirkişi raporunda hesaplama hataları bulunduğu halde bu hususun gözden kaçırılmış olması da yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.