Esas No: 2020/3855
Karar No: 2022/1510
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/3855 Esas 2022/1510 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, Pemosan A.Ş. ünvanlı işyerinde çalışan işçinin çatıda ölümüne sebep oldu. Asli kusuru ile ölüme sebebiyet veren sanık hakkında cezada orantılılık ilkesi gözetilmeden eksik ceza verildiği belirtildi. Ancak cezaevinde yatmayan sanığın cezası seçenek yaptırımlara çevrildiği ve hak yoksunluğuna hükmedildiği tespit edildi. Bu durum 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/4.maddesi ile uygulanan seçenek yaptırımların sanık için geçerli olup olmadığı ve taksirli suçlarda hak yoksunluklarının uygulanıp uygulanmayacağı konusunda açıklama yapılması gerektiği belirtildi. Kararda yer alan kanun maddeleri: TCK 85/1, 62/1, 53/1, CMK 230/1-d, 5237 TCK 50/4, 5237 TCK 53/1, 1412 CMUK 305-326, 1412 CMUK 310/3, 1412 CMUK 317, 5320 CMK Geçici 3, 6572 CMK Geçici 9.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK 85/1, 62/1, 53/1.maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle , dosya incelendi gereği düşünüldü;
A- Mahalli Cumhuriyet savcısının, sanık üzerine atılı taksirle öldürme suçundan hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık lehine temyiz talebinin incelenmesinde;
''Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.02.2020 tarihli ve 2017/8-948 Esas, 2020/162 sayılı kararında belirtildiği üzere, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığının resmen ilan edilmesinden önceki evrede aleyhine temyiz yoluna başvurulan kararlar söz konusu olduğunda, diğer bir ifadeyle 1412 sayılı CMUK’un 305 ila 326. maddelerinin uygulanması gereken hâllerde, o yer Cumhuriyet savcılarının duruşmalarına iştirak etmediği asliye ceza mahkemesi kararlarına yönelik temyiz sürelerinin de bu Kanun’un 310. maddesinin üçüncü fıkrası kıyasen uygulanmak suretiyle belirlenmesi ve bu sürenin "tefhim tarihinden itibaren bir ay" olduğunun kabul edilmesi gerektiği; 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici 3. madde uyarınca mahalli Cumhuriyet savcılarının, duruşmalarına iştirak etmedikleri Asliye Ceza Mahkemesi kararlarına karşı, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesinin 3. fıkrası kıyasen uygulanmak suretiyle, tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz kanun yoluna başvurabilecekleri, temyiz süresinin görüldü ile değil tefhimle başlayacağı, 5320 sayılı Kanuna 12.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6572 sayılı Kanunun 45. maddesi ile eklenen geçici 9. maddesine göre, 31.12.2019 tarihine kadar Asliye Ceza Mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısı bulunmayacağının, ancak, verilen hükümlere karşı Cumhuriyet savcısının kanun yoluna başvurabilmesi amacıyla dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderileceğinin belirtildiği, 12.12.2014 ve sonrasında duruşmalara Cumhuriyet savcısı katılamayacağından, mahalli Cumhuriyet savcıları yönünden temyiz süresinin tefhimden itibaren 1 ay, 01.01.2014 ve 12.12.2014 tarihleri arasındaki hükümlerde ise temyiz süresinin tefhimden itibaren 1 hafta olduğu, incelenen dosyada hüküm duruşmasına katılmayan mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından 24/11/2015 tarihinde verilen hükme karşı, uyap üzerinden yapılan kontrolde görüldüğü üzere, 09/02/2016 tarihinde yapılan temyiz isteminin süresinde olmadığı anlaşılmakla, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'un 310 ve 317. maddeleri uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
B- Sanık müdafinin, sanık üzerine atılı taksirle öldürme suçundan hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanık ...'un sahibi ve sorumlusu olduğu, Pemosan A.Ş ünvanlı iş yerinde çatı katı yükseltme işinin inşaatında çatı montaj elemanı olarak çalışan ...'in, çelik konstrüksiyon çatı üzerinde saç kaplama malzemelerini vidalama işi yaptığı esnada, çatıda aydınlatma amacıyla bırakılmış olan boşlukları örten şeffaf plastik ondülin malzemeye basması ve akabinde malzemenin kırılmasıyla yaklaşık 8.5 metre yükseklikten beton zeminine düşerek öldüğü, kovuşturma aşamasında dosyanın tevdii üzerine alınan 21/05/2015 tarihli iş güvenliği uzmanlarından oluşan üçlü heyet tarafından düzenlenen rapor doğrultusunda, sanığın İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ilgili tüzük ve yönetmelik maddelerine riayet etmeyerek asli kusuru ile işçi ...'in ölümüne sebebiyet verdiği olayda;
Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde; TCK'nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, asli kusurlu olarak meydana getirdiği kaza sonucu bir kişinin ölümüne neden olan sanık hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurularak sanık hakkında eksik cezaya hükmolunması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin oluşa, kusur durumuna, lehe hükümlerin uygulanmadığına ile sair nedenlere ilişkin, mahalli Cumhuriyet savcısının taksirli bir fiil için alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-CMK'nın ''Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar'' başlıklı 230. maddesinin 1-d bendinde; cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların gerekçede gösterilmesi gerektiği düzenlemesine yer verilmiş; yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.09.2018 tarihli ve 2015/4-1163 Esas-2018/382 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hüküm bölümünde CMK'nın 230. ve 232. maddeleri uyarınca cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına ya da bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanakların açıkça gösterilmesi zorunluluğu bulunmakta olup; dosya içeriğine göre adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, sanık müdafii tarafından son celse olan 24/11/2015 tarihli oturumda lehe hükümler talebinde bulunulmasına rağmen tayin edilen hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nın 50/4.maddesi delaletiyle 50.maddesi hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu karar yerinde tartışılmadan hüküm kurulması suretiyle CMK'nın 230/1-d maddesine aykırı davranılması,
2-5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının taksirli suçlarda uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeden, taksirle öldürme suçundan hüküm kurulurken anılan madde ile sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA,
01/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.