20. Ceza Dairesi 2017/2397 E. , 2019/3485 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARLA
İLGİLİ BİLGİLER :
Mahkeme : TEKİRDAĞ 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
21.11.2013 (sanık ... hakkında)
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Ele geçirilen maddeler hakkında düzenlenen uzmanlık raporlarından inceleme konusu miktarların az olduğundan şahit numune alınmadığı belirtilmekle, bu hususta karar alınması gerekmeyeceğinden tebliğnamenin bu hususa yönelik bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
A) Sanık ... hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik incelemede:
Her ne kadar sanık hakkında iddianame de TCK"nın 58. maddesinin uygulanması istenilmemiş ise de; adli sicil kaydı duruşmada okunan sanığın herhangi bir itirazının olmaması ve esas hakkındaki mütalaada da sanık hakkında TCK"nın 58. maddesinin uygulanmasının istendiği ve sanığın da esas hakkındaki mütalaaya karşı savunması alındığından tebliğnamenin bu hususa yönelik bozma düşüncesi ile,
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 81. maddesiyle yapılan değişiklikle 5275 sayılı Kanun"un 106/3. maddesinin “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün, hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” hükmünü içermesi karşısında, tebliğnamedeki “ adli para cezasının ödenmeyen miktarının infazı kısıtlar biçimde hapse çevrileceğine ihtaren karar verilmesi suretiyle 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi aykırı olduğuna” ilişkin bozma talepli hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden tebliğnamenin bu hususa yönelik bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
2) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanık hakkında “ 21.11.2013” olarak gösterilmesi yerine sanık ayrımı yapmaksızın “18.09.2013- 22.09.2013- 13.11.2013- 21.11.2013” olarak hatalı yazılması,
3) Sanığın gözaltında geçirdiği sürenin karar başlığında gösterilmemiş olması,
Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu durumların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1)TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanık hakkında TCK"nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi,
2 ) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanık hakkında "21.11.2013" olarak düzeltilmesi,
3) Sanığın gözaltında geçirdiği 11.02.2014- 12.02.2012- 13.02.2014 tarihlerinin karar başlığına eklenmesi,
Suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Sanık ... hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik incelemede:
1) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanık hakkında “18.09.2013” olarak gösterilmesi yerine sanık ayrımı yapmaksızın “18.09.2013 - 22.09.2013 - 13.11.2013- 21.11.2013” olarak hatalı yazılması,
2) Sanığın gözaltında geçirdiği sürenin karar başlığında gösterilmemiş olması,
3)Temel cezanın, suç konusu uyuşturucu maddenin miktarına bağlı olarak önemi ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı, TCK"nın 61. maddesindeki ölçütler ve 3. maddesinde öngörülen orantılılık ilkesine aykırı olarak dosya kapsamına uygun olmayan yetersiz gerekçe ile alt sınırdan fazla uzaklaşılarak belirlenmesi,
4)Gizli soruşturmacı tarafından; sanıktan 18.09.2013, 22.09.2013, 21.11.2013, 22.11.2013 günü uyuşturucu madde satın alındığının anlaşılması karşısında; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 28.04.2015 tarih, 2014/462 esas, 2015/135 karar ve 2014/848 esas, 2015/136 karar sayılı kararlarında da bahsedildiği üzere; kolluk görevlilerinin gerçek iradesinin uyuşturucu madde satın alma değil, suçu ve failini belirleyecek suç delilini elde etme olduğu, sanıktan ikinci kez uyuşturucu madde alınmasının ayrıca suç oluşturmayacağı ve gerçek anlamda bir "alım - satım" söz konusu olmadığı, sanığın hareketlerinin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arzetme” suçunu oluşturduğu ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre, sanığın gizli soruşturmacıya suça konu uyuşturucu maddeyi sattığı sabit ise de; 13.11.2013 tarihinde tanık Şenol Seçim’in üzerinde ele geçirilen ...... isimli maddenin sanık tarafından satıldığına dair, sanığın savunmasının aksine, tanık Şenol’un sonradan döndüğü kolluktaki müdafiisiz soyut beyanı dışında, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanığın yapılan ev aramasında
herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin de ele geçirilmediği ve uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair ikinci bir eylemin tespit edilemediği, bu nedenle sanığın tek olan eyleminin bir suç oluşturduğu ve zincirleme suçun koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında 43. maddesi uygulanarak arttırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
5) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
6) Adli emanetin 2014/302 sırasında kayıtlı uyuşturucu maddeye ilişkin ambalaj üzerinde gerekli incelemeler yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden TCK’nın 54. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,
7) Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Emanet Memurluğu’nun 2014/214 sırasında kayıtlı bulunan ve uyuşturucu ya da uyarıcı madde ihtiva etmediği anlaşılan maddenin sanığa iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA,
10.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.