Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1279
Karar No: 2021/404
Karar Tarihi: 14.04.2021

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/1279 Esas 2021/404 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1279
Karar No : 2021/404

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Enerji Elektrik Üretim Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli ... tarih ve ... sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamı eşya için, 2016/9073 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden, ihtirazi kayıtla beyan edilerek ödenen ek mali yükümlülük ve ek mali yükümlülük üzerinden hesaplanan katma değer vergisine vaki itirazın reddine dair işlemin iptali ile fazladan ödenen tutarların, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça eşyanın beyan edildiği gümrük rejimine ilişkin tüm hükümlerin uygulanmasında esas alınacak tarih beyannamenin tescil tarihidir.
02/08/2016 tarih ve 29789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve ek mali yükümlülük getiren 2016/9073 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 4. maddesinde bu Kararın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda anılan Bakanlar Kurulu Kararının yürürlük tarihinden daha sonraki tarihli beyannameye ilişkin dava konusu ek mali yükümlülük ve katma değer vergisi tahakkukuna vaki itirazın reddine dair işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Mahkeme bu gerekçeyle davayı reddetmiştir.
Davacının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
2016/9073 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında değişiklik yapan ve 24/10/2018 tarih ve 30575 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Kömür İthalatına Ek Mali Yükümlülük Konulması Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar"ın geçici 2. maddesinde; bu Kararın yayım tarihi olan 02/08/2016 tarihinden önce Türkiye'ye sevk edilmek üzere bir taşıma belgesi düzenlenerek yüklemesi yapılmış olan eşyanın 15/09/2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) ithalatına ilişkin gümrük beyannamesinin tescil edilmiş veya gümrük mevzuatı çerçevesinde özet beyanın verilmiş olması halinde, söz konusu eşyaya bu Karar hükümlerinin uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır.
Bu nedenle 15/09/2016 tarihinden önce tescil edilen uyuşmazlık konusu gümrük giriş beyannamesi kapsamı eşyaya, 2016/9073 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile öngörülen, kömür ithalatında ek mali yükümlülük konulmasına ilişkin hükümler uygulanmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Davacının faiz istemine gelince;
Vergi ilişkisi kamu hukuku alanına dahil olduğundan taraflar eşit statüde değildir. Bu eşitsizliğin kişi hürriyetleri ve özellikle mülkiyet hakkı üzerinde aleyhe sonuç doğurması ihtimaline karşı geliştirilen verginin yasallığı ilkesi, bireyi koruma amacı gütmektedir. Pozitif vergi hukukumuzda Devlet, mükellef tarafından dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar geçen süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi hesaplamak suretiyle (213 sayılı VUK 112/3) uğradığı ekonomik kaybı telafi amacı taşırken, aynı ilişkinin diğer tarafı olan mükellefin davayı kazanması durumunda, aynı Kanun'da herhangi bir düzenleme öngörmemek suretiyle, vergi hukukunun temel işlevi olarak devlet ile birey arasında kurulmaya çalışılan çıkarlar dengesini birey aleyhine bozmaktadır.
Bu dengesizliğin, faiz hesaplanması suretiyle adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde giderilmesi zorunludur.
Bu nedenle, devletle bireyin çıkarları arasındaki adil dengenin, mükellefe iade edilecek vergilere de devletin kendi alacaklarına uyguladığı gecikme faizi oranının esas alınması suretiyle kurulması gerekir ki, bu aynı zamanda hukuk devletinde adil dengenin sağlanması için zorunludur.
Açıklanan nedenle fazladan ödenen tutarların tahsil tarihinden itibaren işleyecek tecil faizi ile birlikte iadesine hükmetmek gerekmiştir.
Vergi Dava Dairesi bu gerekçeyle mahkeme kararını kaldırmış, dava konusu işlemi iptal ederek fazladan ödenen tutarların tahsil tarihinden itibaren işleyecek tecil faizi ile birlikte iadesine karar vermiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 24/10/2019 tarih ve E:2019/309; K:2019/5671 sayılı kararı:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle bölge idare mahkemesi kararının ihtirazi kayıtla beyan edilerek ödenen ek mali yükümlülük ve ek mali yükümlülük üzerinden hesaplanan katma değer vergisine vaki itirazın reddine dair işlemin iptaline ilişkin hüküm fıkrası, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, anılan hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.
Bölge idare mahkemesi kararının, fazladan ödenen tutarların tahsil tarihinden itibaren işleyecek tecil faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince:
İdareyi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası, yargı kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır. İadesi gereken tutar yönünden idare ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak bir borç ilişkisine dönüştüğünden uyuşmazlık konusu tutarın idarenin tasarrufunda kaldığı süre için, Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi gereken hallerde, hangi oranda faiz ödenmesi gerektiğini düzenleyen 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca ödeme tarihinden itibaren davacı şirket lehine faize hükmedilmesi gerekmektedir.
Temyize konu kararın fazladan ödenen tutarların tahsil tarihinden itibaren işleyecek tecil faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrasının, bahsi geçen düzenlemede yer alan oran uyarınca hesaplanacak tutarı aşan kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle vergi dava dairesi kararının ihtirazı kayıtla beyan edilerek ödenen ek mali yükümlülük ve ek mali yükümlülük üzerinden hesaplanan katma değer vergisine vaki itirazın reddine dair işlemin iptaline ilişkin hüküm fıkrası ile faizin yasal faiz oranına isabet eden kısmına ilişkin hüküm fıkrasını onamış, kararın faize ilişkin hüküm fıkrasının yasal faiz oranını aşan kısmını bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi Dava Dairesi aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Temyize konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Yedinci Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2-… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
14/04/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi