Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/191
Karar No: 2021/397
Karar Tarihi: 14.04.2021

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/191 Esas 2021/397 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/191
Karar No : 2021/397


TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Dekoratif Kaplama ve Boya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, ödenmeyen 2006 yılına ait kurumlar vergisi, 2006 yılı Ekim-Aralık dönemine ait geçici vergi, aynı yılın Şubat ilâ Aralık, 2005 yılının Eylül ilâ Aralık dönemlerine ait katma değer vergileri ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile gecikme faizlerinin ve 2006 yılının Mart dönemine ait özel usulsüzlük cezası borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ... tarih ve ... ve ... sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
İncelenen dosyada, davacının 2005 yılı işlemlerinin incelenmesi, 2006 yılına ait vergi matrahının takdiri için takdir komisyonuna sevki sonucu yapılan tarhiyatları içeren ihbarnamelerin, davacının bilinen adresinde bulunamaması üzerine ilanen tebliğ edildiği ve ilanen tebliğ üzerine kesinleştiği kabul edilen amme alacağının tahsili için 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesi gereğince dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
İlân yoluyla tebliğ, yükümlünün adresinin bilinmemesi halinde başvurulacak bir tebliğ şekli olduğuna göre adreste bulunamama durumu usulüne uygun şekilde saptanmadıkça bu yolla yapılacak tebliğin hüküm ifade etmeyeceği açıktır.
Uyuşmazlık konusu ödeme emri dayanağı ihbarnamelerin davacının adresine tebliğ edilemediği hususunu belgeleyen evrakın sadece posta memuru tarafından imzalandığı, bu hususun Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesinde öngörülen kişiler nezdinde tespit edilmediği ve belirlenen usulde tutanak haline getirilmediği, dolayısıyla koşulları oluşmadığı halde ilanen yapılan tebligatın Vergi Usul Kanunu hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Tebligattaki bu usulsüzlük nedeniyle ortada kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz etmek mümkün değildir.
Bu itibarla, ihbarnamelerin usulüne uygun tebliği sağlanmadan kamu alacağının kesinleştiğinden söz edilerek alacağın vadesinde ödenmediğinden bahisle davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu ödeme emirlerini iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 07/03/2017 tarih ve E:2016/1703, K:2017/1553 sayılı kararı:
Dosyanın incelenmesinden, 05/08/2009 ve 16/10/2009 tarihlerinde davacı şirketin adresinde yapılan yoklamalarda faaliyetinin olmadığının mahalle muhtarının imzasıyla tespit edildiği, 18/10/2010 tarihinde davacı şirketin temsilcisi ...'ın kayıtlı adresinde ve 02/11/2010 tarihinde MERNİS adresinde yapılan yoklamalarda şahsın tanınmadığı yönünde tutanak tutulduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin faaliyet gösterdiği adresinde ve temsilcisinin bilinen adreslerinde tebliğ imkansızlığının adres tespit tutanağı ve yoklamalarla saptandığı olayda, ilânen tebliğ koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılamaz.
Bu durumda, mahkemece, ilânen tebliğin 213 sayılı Kanun'un 104. maddesinde öngörülen şekil şartlarına uygun olup olmadığı hususunun araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Daire, bu gerekçeyle kararı bozmuş; davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin bozma kararına uyularak verildiği belirtilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Dosyanın incelenmesinden, 05/08/2009 ve 16/10/2009 tarihlerinde davacı şirketin adresinde yapılan yoklamalarda faaliyetinin olmadığının mahalle muhtarının imzasıyla tespit edildiği, 18/10/2010 tarihinde davacı şirketin temsilcisi …'ın kayıtlı adresinde ve 02/11/2010 tarihinde MERNİS adresinde yapılan yoklamalarda şahsın tanınmadığı yönünde tutanak tutulduğu anlaşılmış olup davacı şirketin faaliyet gösterdiği adresinde ve temsilcisinin bilinen adreslerinde tebliğ imkansızlığının adres tespit tutanağı ve yoklamalarla saptandığı görüldüğünden ilanen tebliğin koşullarının oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Ancak, tarhiyatlara ilişkin ihbarnamelerin davacının adresine tebliğ edilemediği hususunu belgeleyen evrakın sadece posta memuru tarafından imzalandığı, bu hususun Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesinde öngörülen kişiler nezdinde tespit edilmediği ve belirlenen usulde tutanak haline getirilmediği, davalı idarece sunulan tebliğ alındılarının davacının yoklama fişleri ile yerinde olmadığı hususunun tespitine yönelik olduğu, ilânen yapılan tebligatın Vergi Usul Kanunu'nun tebligata ilişkin hükümlerine aykırı olduğu anlaşıldığından, tebligattaki bu usulsüzlük nedeniyle ortada kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz etmek mümkün değildir.
Bu itibarla, ihbarnamelerin usulüne uygun tebliği sağlanmadan kamu alacağının kesinleştiğinden söz edilerek alacağın vadesinde ödenmediğinden bahisle davacı adına tanzim edilen ödeme emirlerinde yasal isabet görülmemiştir.
Mahkeme bu gerekçeyle ödeme emirlerini iptal etmiştir.
Davalı idarenin temyiz isteminde bulunması üzerine dosyanın esas kaydına alındığı Danıştay Üçüncü Dairesinin, 19/01/2021 tarih ve E:2020/5044, K:2021/61 sayılı kararı:
Daire, mahkemece verilen kararın eylemli ısrar niteliğinde olduğu gerekçesiyle dosyanın Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderilmesine karar vermiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Uyuşmazlık konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yönde verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenmek suretiyle davacı şirketin faaliyet gösterdiği adresinde ve temsilcisinin bilinen adreslerinde tebliğ imkansızlığının adres tespit tutanağı ve yoklamalarla saptandığı olayda ilânen tebliğ koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılamayacağı, mahkemece, ilânen tebliğin 213 sayılı Kanunu'nun 104. maddesinde öngörülen şekil şartlarına uygun olup olmadığı hususunun araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkemenin ilk kararının bozulması üzerine, mahkemece, ilânen tebliğin koşullarının oluştuğu sonucuna varıldığı belirtildikten sonra ödeme emri dayanağı ihbarnamelerin davacının adresine tebliğ edilemediği hususunu belgeleyen evrakın sadece posta memuru tarafından imzalandığı, bu hususun Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesinde öngörülen usulde tutanak haline getirilmediği, davalı idarece sunulan tebliğ alındılarının davacının yoklama fişleri ile yerinde olmadığı hususunun tespitine yönelik olduğu, ilânen yapılan tebligatın Vergi Usul Kanunu'nun tebligata ilişkin hükümlerine aykırı olduğu anlaşıldığından, tebligattaki bu usulsüzlük nedeniyle ortada kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü yolunda verilen temyize konu kararın eylemli ısrar kararı niteliğinde olduğuna oybirliğiyle karar verilmesinin ardından, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Üçüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2-... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi