15. Hukuk Dairesi 2016/2272 E. , 2017/4235 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece ıslah dilekçesi de gözetilerek davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı feshedilen kooperatife ait taşınmazlarda yapılmakta olan ve karkası bitmiş 8 blok binanın içi ve çevre düzenlemesi olarak bir kısım inşaat işlerini yaptığını, bu işi kooperatif yönetim kurulu üyesi olan ve aynı zamanda inşaatın müteahhitliğini yapan davalının verdiğini belirterek 69.400,00 TL alacağın yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiş, 16.02.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 32.468,00 TL artırarak 101.868,00 TL"ye çıkartmış, davalı; kooperatifin yetkilisi sıfatıyla davacı ile iş ilişkisine girdiklerini, inşaatta müteahhitlik yapmasının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava sözleşme ve dava tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK"nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış iş bedeli alacağı davasıdır.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def"i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re"sen nazara alınmasıdır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 58/1. maddesinde; anasözleşme ile, Genel Kurula veya Yönetim Kuruluna, kooperatifin yönetimini ve temsilini kısmen veya tamamen kooperatif ortağı bulunmaları şart olmıyan bir veya birkaç müdüre veya Yönetim Kurulu üyesine tevdi etmek yetkisi verilebileceği, 59/6. maddede ise yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif personelinin ortaklık işlemleri dışında kendisi veya başkası namına, bizzat veya dolaylı olarak kooperatifle kooperatif konusuna giren bir ticari muamele yapamayacağı düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme iddiası 6100 sayılı HMK"nın yürürlük tarihinden önce olduğundan yazılı delille ispat yönünden 1086 sayılı HUMK hükümleri uygulanmalıdır. HUMK"nın 288. maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 400,00 TL"sini geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle bu miktarın altına düşse bile senetsiz ispat olunamaz. HUMK"nın 289. maddesi uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda bu maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir. Ayrıca senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında sözleşme ilişkisi yasal delillerle kanıtlanmadığı gibi davalı kooperatif yöneticisi olup kooperatifin inşaatını yüklenici sıfatıyla üstlenmesi de mümkün bulunmadığı için davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 30.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.