10. Hukuk Dairesi 2015/11475 E. , 2015/10532 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 10.10.1992-20.09.2003 tarihleri arasında kesintisiz olarak davalılara ait değişik işyerlerinde çalıştığının tespitini talep etmiş, dava dilekçesinde işveren müteveffa ... mirasçıları davalı olarak gösterilmiş ancak müteveffa mirasçıları tarafından mirasın kayıtsız şartsız reddedildiği belirtilerek dava ikinci zümre mirasçılara yöneltmiş, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mirasın reddi, Türk Medeni Kanunu"nun 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 605"nci maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir.
Yasal ve atanmış mirasçılar mirası, TMK."nın 606"ncı maddesi gereğince üç ay içinde reddedebilirler. Bu üç aylık süre hak düşürücü bir süredir. Bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri kanıtlanmadıkça, mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten işlemeye başlar. Atanmış mirasçılar için ise süre, mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar. TMK."nın 605"nci maddesinin 2"nci fıkrasında ise, mirasın hükmen reddi düzenlenmiştir. Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Bu olgunun saptanması için her zaman dava açılabilir.
Dosya kapsamında yer alan, . Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2004/506 Esas ve 2004/476 Karar sayılı ilamından, 25.09.2004 tarihinde vefat eden ..."nun mirasçıları olan eşi ..., oğlu ..., kızı ..."nun mirası kayıtsız şartsız reddettikleri, reddin tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, işverenin gerçek kişi olduğu hizmet tespiti davalarında, mirasçıların mirası reddetmeleri halinde (çalışma iddiası ispatlandığı takdirde), mirası reddeden mirasçılar yönünden tespit hükmü kurulup kurulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Tespit davası” başlığını taşıyan 106’ncı maddesinde, tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır.
Sigortalının, Kuruma bildirilmeyen geçmiş hizmetlerinin tespiti için 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesine (5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesine) göre açacağı dava, "tespit davası" niteliğini taşımanın yanı sıra, aynı zamanda "olumlu tespit davası" özelliğini de göstermektedir (..., s. 200; ..., s. 245; ..., s. 193; ..., Sosyal Sigortalar Kanunu Serhi, Ankara 1985, s. 512; ..., s. 74; .., “Sigortalı Hizmetin Tespiti”, ..., 1998/1, s. 31 ).
Bu halde; işverenin gerçek kişi olduğu hizmet tespiti davalarında, çalışma iddiası ispatlandığı takdirde, mahkemece kurulacak hüküm, sigortalı hizmetlerin varlığının tespitinden öte, akçalı (parasal) konulara ilişkin herhangi bir irdeleme içermediğinden, mirasçıların mirası reddetmiş olmaları halinde, bu mirasçılar yönünden tespit hükmü kurulmasına engel teşkil etmeyecektir. Ancak, bu husus, Kurum tarafından primlerin tahsili aşamasında göz önünde bulundurulmalıdır.
Kaldı ki; Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; mirasın reddi durumunda tasfiye sonucu terekeden arta kalan olursa, bunlar ikinci zümreye geçmeyerek mirası reddetmiş olan birinci zümreye verileceği hususu, yine tespitine karar verilecek sigortalılık süresinin prim miktarını, bunun sonucu olarak da terekeden ödenecek kısmı etkileyeceği gözetildiğinde, hizmet tespiti davasının mirası reddetmiş olanların da hak alanını ilgilendireceği açık olup, kendilerine husumet yöneltilerek yargılamaya devamla karar verilmesini gerekli kılmaktadır.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalarla inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; mirası reddeden mirasçılar yönünden tespit hükmü kurulması mümkün olup, bu nedenle davaya dahil edilerek, gösterecekleri deliller de toplanmak suretiyle, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucunda, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.06.2015 gününde karar verildi.