Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/9458
Karar No: 2022/1572
Karar Tarihi: 02.03.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/9458 Esas 2022/1572 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2019 tarihli kararı incelenerek, sanıkların taksirle yaralama suçundan 2.240 TL para cezası ile cezalandırıldığı, ancak hükmün açıklanmasını geri bırakılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin kararın verilmediği ve takdir hakkının hatalı kullanıldığı belirtilmiştir. Bunun kanun yararına bozmaya konu edilmemesi gerektiği ifade edilmiştir. Kanun yararına bozmaya ilişkin ise, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olduğu belirtilerek, kesin kararlara karşı kabul edilmesinden dolayı hukuka aykırılıkların giderilmesi amaçlandığı vurgulanmıştır. Ayrıca, somut olayda sanıklar hakkında TCK'nın 22/3 maddesinin uygulanmadığı ve hükmün gerekçesinde bu uygulamaya uyumlu olarak açıklama yapıldığı belirtilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyledir: TCK'nın 89/1, 89/2, 62/1, 52/2, 22/3 ve CMK'nın 309. maddesi.
12. Ceza Dairesi         2021/9458 E.  ,  2022/1572 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

    Taksirle yaralama suçundan sanıklar ... ve ...'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89/1, 89/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.240,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2019 tarihli ve 2018/1000 esas, 2019/232 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre;
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin şartlarından olan 5271 sayılı Kanunun 231/6-c maddesinde yer alan "Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemesince somut bir zarar tespiti yapılması amacıyla katılandan da sorulmak suretiyle basit bir araştırma ile katılanın zararının tespit edilerek, zararın giderilmesi amacıyla sanıklara makul bir süre verilmesini müteakip, oluşacak sonuca göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
    Kabule göre de;
    26/03/2019 tarihli kararın gerekçe kısmında sanıkların bilinçli taksirli olduğunun kabul edilmesine rağmen hüküm fıkrasında taksirle yaralama suçundan 5237 sayılı Kanunun 89/1 ve 89/2. maddeleri uyarınca verilen cezanın anılan Kanunun 22/3. maddesi gereğince artırılması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayin edilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 13/10/2021 gün ve 94660652-105-06-14839-2021-Kyb sayılı sayılı Kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/11/2021 gün ve 2021/127529 sayılı tebliğnamesi ile ihbar ve dava evrakı daireye tevdi kılınmakla;
    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Ayrıntıları 14.11.1977 tarihli ve 1977/3-2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.05.2019 tarihli ve 2016/23-759, 2019/425 sayılı kararıyla uyum gösteren Genel Kurul ve Daire kararlarında vurgulandığı üzere; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile hakim tarafından ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerek usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ve ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesinden dolayı bu amaçlara hizmet etmeyen ve sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararına olmadığı gibi, bu uygulamanın kesin hüküm otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma evresinde alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların Kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kamu yararı taşıdığından ve suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı hususu hakimin takdirine ilişkin değil, maddi hukuka ilişkin bir hukuka aykırılığı oluşturacağından, kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Ancak; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, eksik kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
    Diğer taraftan Türkiye'nin taraf olduğu 4 Kasım 1950 tarihli İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin) 6. ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36/1. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında kalan ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerinden olan “çifte yargılama yasağı/non (ne) bis in idem” kuralı gereğince, nihai bir kararla mahkum edilen ya da beraat eden kimse, aynı egemenlik alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz.
    Ne var ki asıl amacı maddi gerçeğe insan onuruna yaraşır biçimde ulaşmak olan ceza yargılamasının, adli hatalar nedeniyle mutlak hakikate ulaşamaması muhtemel ve vakıadır. Bu nedenle kesin hükmün otoritesine istisna olmak üzere olağanüstü yasa yolları benimsenmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Kanun yararına bozma, aynı Kanunun 311-314. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ile 308. maddesinde yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı da bu istisnalardandır.
    Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümdeki maddi ve usule ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi amacını taşıdığından, kanun yararına bozma talebine ilişkin incelemenin, talebe esas teşkil eden hüküm ya da kararın tesis edildiği tarih ve şartlar dikkate alınarak yapılması gerekir. Hüküm ya da karar tarihinden sonra ortaya çıkan deliller, koşulları varsa yargılamanın yenilenmesini gerektirebilir ise de kesinleşen hükmü veya kararı Kanun yararına bozma talebinin konusu haline getiremez. Aksi düşünce hem kesin hükmün otoritesini sarsar hem “çifte yargılama yasağı/non (ne) bis in idem” kuralını ihlal eder hem de hukuk güvenliğini zedeleyerek toplumsal tedirginlikleri ve huzursuzlukları besler.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanıkların 26/03/2019 tarihli duruşmada hükmün açıklanmasını geri bırakılmasını kabul ettikleri ancak yerel mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir kararın verilmeyerek, sanıklar hakkında taksirle yaralama suçundan 2.240 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği olayda,
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerini uygulamayarak kararda takdir hakkının hatalı kullanıldığının olağan yasa yolu olan istinaf/temyiz başvurusunda ileri sürülmesi olanaklı ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri kabul edip etmemenin mahkemenin takdirine bağlı bulunduğu hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına yönelik yetkinin kullanılmasındaki takdir yanılgısının olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozmaya konu edilmesi olanaklı değildir. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.12.2018 tarihli ve 2015/9-197, 2018/632 sayılı kararı da bu yöndedir.
    Ayrıca sanıklar hakkında TCK'nın 22/3 maddesinin uygulanmadığı ve hükmün gerekçesinde de ''katılandaki kalp hastalığın daha evvel sanıklar tarafından bilinmediği '' şeklindeki açıklamalarında bu uygulamayla uyumlu olduğu dikkate alındığında, hükmün gerekçesinde yer alan '' TCK'nın 22/3. maddesi '' ibarelerinin sevhen yazıldığı açıkça anlaşılmış olup, bu hususa ilişkin bozma talebinde isabet görülmediği,
    Açıklanan nedenlerle;
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarname bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, Ankara 10.Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2019 tarihli ve 2018/1000 esas, 2019/232 sayılı kararının CMK'nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi