10. Hukuk Dairesi 2020/10959 E. , 2021/10103 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Ortaköy (...) Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 12/11/2006-10/07/2007 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı şirket vekili, davacının 09/07/2007 tarihli dilekçe ile başvuru yaparak şoför olarak çalışmak istediğini, gerekli izinlerin alınması sonucu davacının 10/07/2007 tarihinde işe alındığını, bu tarihten itibaren çalışmaya başladığını, kendi isteği ile 20/05/2009 tarihli dilekçe ile ayrıldığını, 12/11/2006-10/07/2007 tarih aralığında davacı ile davalı arasında araç kira sözleşmesi mevcut olduğunu, sözleşme gereğince davacıya ait 68 M 2016 plakalı aracın belli bir ücret karşılığında servis görevi yaptığını, bu durumda hizmet akdinden söz etme imkanının olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Davalı Kurum vekili, davaya cevap vermemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE
MAHKEME KARARI
Mahkemece, “davacının davalı iş yerinde 12/11/2006-10/07/2007 tarihleri arasında kira sözleşmesi kapsamında değilde, hizmet akdi ile çalıştığını ispat edemediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi, “dinlenen tanık beyanlarından ve tüm dosya kapsamından davacının hizmet akdi ile çalışmadığı kendi adına çalıştığı hususu ağırlık kazandığı, hizmet akdinin en önemli unsuru olan bağımlılık unsuru olayda gerçekleşmediğinden Mahkemenin davanın reddine dair maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davacının sürekli olarak davalı işveren kurumda çalıştığının açıkça tanık beyanları ile ispatlandığını, dosya içinde, davacının servis şoförü iken yaptığı kaza sırasında, kurum temsilcisinin "metin bizim soförümüz olur" şeklindeki beyanı karşısında, çalışma olgusunun ispatlanamadığından söz edileyeceğini, kira sözleşmesinin araca ait bir kira sözleşmesi olduğunu, davacının davalı işyerinde işçi olarak çalıştığını, aracını tahsis ettiğini, ispat külfetinin davalı tarafta olduğunu belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olup, anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Eldeki davada, Ortaköy Mal Müdürlüğünün 08.06.2011 tarihli yazısında, davacının 01.08.2003 tarihinden itibaren ve halen minibüs işletmecisi olarak vergi kaydının bulunduğu belirtildiği, davacının 10.7.2007-20.5.2009 tarihleri arasında davalı işyerinden bildirimleri bulunduğu, 15.02.2007 tarihinde kullanmakta olduğu davalıya ait .... plakalı araçla trafik kazasına karıştığı, davacının çalıştığını iddia ettiği rehabilitasyon merkezinin sahibi olduğunu söyleyen ...’ün karakolda alınan 15.02.2007 tarihli ifadesinde, kazaya karışan ... plakalı aracın şirkete ait olup, merkezde eğitim gören çocukları getirip götürmede kullanıldığını, davacının bu aracın şöförlüğünü yaptığını beyan ettiği, davacı kiraya veren ve davalı kiralayan arasında 01.10.2006 tarihinden geçerli olmak üzere davacıya ait 68 M 2016 plakalı aracın kiralanması için taşıt kira sözleşmesi düzenlendiği, bordro tanıkları ve komşu işyeri tanıkları dinlendiği, ancak tanıkların beyanlarının davacının işe giriş ve ayrılış tarihi konusunda açık ve net olmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında, talep konusu dönemde davacının çalışmalarının fiili çalışmaya dayalı olup olmadığının tespiti noktasında yapılan araştırma yetersiz olup; Mahkemece, sırf kira sözleşmesinin varlığının davacının hizmet sözleşmesi ile çalışmadığı anlamına gelmeyeceği gözününe alınarak, ihtilaf konusu dönemde davalı adına kayıtlı olan araçlar, bu araçlardan adına trafik cezası uygulanan sürücü bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, davalı işyerinde hangi araç ve kişilerle, kaç araçla, hangi servis güzergahında servis taşımacılığını yaptığı hususu davacıya açıklattırılarak, davacının şoförlüğünü yaptığı araca dair düzenlenen trafik ceza tutanaklarının olup olmadığı da araştırılıp bordrolu tanıkların yeteri kadarının beyanlarına başvurulmalı, komşu işyeri bodro tanıkları ve işverenleri tespit edilerek beyanlarına başvurulmak suretiyle uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.