15. Hukuk Dairesi 2016/5995 E. , 2017/4228 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı-karşı davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-birleşen dosya davalısı vekili Avukat ... ile davalı-birleşen dosya davacısı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatına karar verilmesi; birleşen dava ise sözleşme konusu işin ayıplı ve eksik yapıldığı, süresinde teslim edilmediği iddiası ile uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz olunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı-birleşen dosya davalısı taşeronun tüm, davalı-birleşen dosya davacısı yüklenicinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı-birleşen dosya davacısı yüklenicinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız
başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK"nın 07.06.2006 tarihli, 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı ilâmı).
Somut olayda asıl davaya konu alacak yargılama sonucu mahallinde tatbiki keşif icrası ve bilirkişi incelemesiyle saptandığından, alacağın likid ve borçlunun itirazında tamamen haksız olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemece yasal koşulları oluşmadığından, icra inkâr tazminatı isteminin reddi gerekirken kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nın 438/VII. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatı kaldırılmak suretiyle kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı-birleşen dosya davalısı taşeronun tüm, davalı-birleşen dosya davacısı yüklenicinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile kararın hüküm fıkrasının "asıl dava yönünden" başlıklı kısmının 3 nolu bendinde yer alan "Hüküm altına alınan asıl alacağın %20"si oranında hesaplanan 13.255,43 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin tamamen çıkartılarak yerine "Yasal koşulları oluşmadığından, davacı-birleşen dosya davalısının icra inkâr tazminatı isteminin reddine" cümlesinin yazılmasına ve kararın değiştirilmiş bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı-birleşen dosya davalısından alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-birleşen dosya davacısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 30.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.