Esas No: 2021/9293
Karar No: 2022/2824
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/9293 Esas 2022/2824 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/9293 E. , 2022/2824 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmiş ise de, temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 02/03/2006 tarihli satış sözleşmesi ile 43.680 TL bedel ödeyerek davalının 1279 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini satın aldığını, davalının tapuda gerçekleştirilecek satış işlemini yapmak üzere alım satım işlemine aracılık eden emlakçı...'ı vekil tayin ettiğini, ancak taşınmazın pafta numarasının yanlış yazılması nedeniyle satış işleminin gerçekleştirilemediğini, sonrasında davalının...'ı vekillikten azletmesi ve yeniden vekil tayin etmeye yanaşmaması nedeniyle ödenen satış bedelinin işlemiş faizi ile birlikte tahsili için takip başlattığını, davalının ödenen satış bedelinin 6.250 TL olduğundan bahisle yapmış olduğu haksız itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek; ödenen 43.680 TL asıl alacak ile birlikte 24.621 TL işlemiş faiz toplamı 68.301 TL'den kısmi ödeme nedeniyle bakiye 62.051 TL yönünden başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; taşınmazdaki hissesi karşılığında davacı tarafından satış bedeli olarak 6.250 TL ödendiğini, ancak sözleşmeye sonradan davacı tarafından 43.680 TL ödenmiş gibi ekleme yapıldığını, ayrıca temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle davacının işlemiş faiz talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile icra dosyasına yapılan ödeme de dikkate alınarak takibin 37.430 TL asıl alacak, 1.755,58 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 39.185,58 TL üzerinden devamına dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Dairece verilen 08/07/2019 tarih ve 2019/1266 E. 2019/6324 K. sayılı kararla; dava konusu taşınmazda keşif yapılarak, öncelikle davalıya ait hissenin sözleşme tarihindeki rayiç değerinin belirlenmesi ile bu değerin çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ifanın imkansız hale geldiği takip tarihinde ulaşacağı alım gücünün belirlenmesi için bilirkişilerden rapor aldırılması, sonrasında;
bilirkişi tarafından belirlenecek tutarın, davacı tarafından takibe konu edilen (asıl alacak ve işlemiş faizden ibaret olan toplam) alacaktan fazla olması halinde taleple bağlılık ilkesi gözetilerek takibe konu tutardan, aksi halde ise bilirkişi tarafından belirlenmiş tutardan, takip dosyasına yapılan kısmi ödeme mahsup edilmek suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu ile taraflar arasındaki sözleşmeye konu hissenin sözleşme tarihi olan 02/03/2006 tarihi itibariyle rayiç değerinin 37.337,50 TL olduğu, rayiç değerin denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanmasında; takip tarihi olan 04/06/2012 tarihi itibari ile ulaştığı değerin 97.668,45 TL olduğunun belirtildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, takibin icra dosyasına yapılan ödeme de dikkate alınarak 31.087,50 TL asıl alacak ve 1.487,09 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, alacak miktarı yargılama neticesinde belirlendiğinden tazminat talebinin redddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olayda; mahkemece, bozma sonrası mahallinde keşif yapılarak bilirkişiden rapor alındığı, tanzim olunan raporda; taraflar arasındaki sözleşmeye konu hissenin sözleşme tarihi olan 02/03/2006 tarihi itibariyle rayiç değerinin 37.337,50 TL olduğu, rayiç değerinin denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanmasında; takip tarihi olan 04/06/2012 tarihi itibariyle 97.668,45TL (hesaplamada takip tarihi itibariyle değer 87.668,45 yazılması gerekirken 97.668,45 yazılmıştır) olduğunun belirtildiği; mahkemece, karar gerekçesinde raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu belirtildikten sonra davalı hissesinin sözleşme tarihindeki tespit edilen rayiç bedelinden icra dosyasına yapılan ödeme mahsup edilerek davanın kısmen kabulüne 31.087,50 TL asıl alacak ve 1.487,09 TL işlemiş faiz üzerinden devamına karar verildiği; yine denkleştirici hesabının konusunda uzman olmayan bilirkişi tarafından yapıldığı; ayrıca davacısı aynı olan emsal dava dosyalarının (rayiç ve denkleştirici hesaplamalarında) dikkate alınmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibinde geçersiz sözleşme ile ödenen paranın sözleşme tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile tahsili talep edildiğine göre; bu talebin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ve denkleştirici adalet ilkesinin esas alınması suretiyle tahsili talebine ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Başka bir deyişle; davacı tarafça yapılan icra takibine konu edilen alacak talebinde, ödenen paranın ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde ödeme yapılması amaçlanmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; öncelikle aynı uyuşmazlık bakımından yeknesak uygulamanın sağlanması açısından emsal dava dosyaları da dikkate alınarak, davalıya ait hissenin sözleşme tarihindeki rayiç değeri ile bu değerin çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs) ortalamaları alınmak suretiyle ifanın imkansız hale geldiği takip tarihinde ulaşacağı alım gücünün belirlenmesi için konusunda uzman bilirkişilerden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor aldırılması, sonrasında; bilirkişi tarafından belirlenecek tutarın, davacı tarafından takibe konu edilen (asıl alacak ve işlemiş faizden ibaret) alacaktan fazla olması halinde taleple bağlılık ilkesi gözetilerek, takibe konu tutardan, aksi halde ise bilirkişi tarafından belirlenmiş tutardan, takip dosyasına yapılan kısmi ödeme mahsup edilmek (ve işbu kararın sadece davalı tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle aleyhe hüküm verme yasağı dikkate alınmak) suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.