Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1660
Karar No: 2020/4646
Karar Tarihi: 07.09.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2020/1660 Esas 2020/4646 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, temliken tescil ve ikinci kademede tazminat talebine ilişkindir. Davacı, taşınmaz üzerindeki bir evin kendisine ait olduğunu ve temliken tescilini istemiştir. Davalılar ise evin yapımına davacının katkısının olmadığını ve taşkın yapının da dahil olduğu tüm yapının murisin mal varlığına ait olduğunu savunmuşlardır. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Ancak, Yargıtay tarafından yapılan inceleme sonucunda, mahkemenin eksik inceleme yaparak karar verdiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Kanun maddeleri ise, Türk Medeni Kanunu'nun 684/1, 718/2 ve 725. maddeleridir. Bu maddeler, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olması halinde, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için koşullarını belirlemektedir. Bu koşulların varlığına bağlı olarak temliken tescil talebinde bulunulabilmesi mümkündür.
14. Hukuk Dairesi         2020/1660 E.  ,  2020/4646 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.12.2014 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil ve 2. kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, temliken tescil ve ikinci kademede tazminat talebine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin 582 parselde ev yaptığını, parselin muris kayınpederi ... üzerine kayıtlı olduğunu, kayınpederinin evin yapımına icazet verdiğini, davalıların murisin mirasçıları olduğunu, taşınmaz üzerindeki bu evin kendi malzemeleriyle yapıldığını ve burada oturmakta olduğunu belirterek öncelikle binanın müvekkili adına temliken tescilini aksi halde şimdilik 2.000 TL tazminatın binanın yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Davalılardan ... ve ..., davacının taşınmazda malik olmadığını, dolayısıyla taraf sıfatının bulunmadığını, evin yapımında davacının herhangi bir katkısının olmadığını, zira davacının bu evi yapacak ekonomik bir gücünün bulunmadığını, muris babalarının davacıya taşınmazı hibe etmediğini, davacının babalarını kandırdığını, ilmuhaber altında babasına ait olduğu iddia edilen imzanın sahte olduğunu, ilmuhabere sonradan eklendiğini, ayrıca davacı ile murislerinin 12.05.2015 tarihinde bina hakkında adi yazılı gayrimenkul kati satış senedi yaptıklarını, davacının binayı murislerine satmış olduğunu ve bu senetteki imza ile muhtarlık ilmuhaberindeki imzanın birbirine uymadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yasal ayrıcalıklar dışında, 4721 sayılı TMK’nin 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. TMK’nin 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
    Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de TMK"nin 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
    Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
    TMK’nin 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır:
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    TMK’nin 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nin 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
    Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur.
    Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
    İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. (Sübjektif koşul)
    b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
    c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
    d) Bu üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Somut olaya gelince; davaya konu 582 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında malik olarak görülen muris ...’in muvafakatiyle bu taşınmaz üzerinde bina yaptığını iddia eden davacı, kendisinin iyi niyetli olduğunu iddia ederek bu doğrultuda dosya içerisinde bulunan 12.01.2010 tarihli “ilmuhaber” başlıklı tutanağı delil olarak göstermesine rağmen davalılar tutanak altındaki imzanın murislerine ait olmadığını savunmuşlardır.
    Tüm bu nedenlerle mahkemece yapılması gereken iş, tutanak üzerindeki imzanın murise ait olup olmadığının tespiti amacıyla murise ait tüm imza örneklerini toplamak, elde edilen örnekler üzerinden inceleme yapılmak üzere tutanak aslının Adli Tıp Kurumu Başkanlığına göndermek, imzanın adı geçen murise ait olup olmadığı yönünde rapor almak ve murisin davacıyı taşınmazın maliki gibi kullanmasında muvafakat edip etmediğini ve davacının iyi niyetli olup olmadığını tespit etmek olmalıdır.
    Kabule göre de; davacının terditli talebi olan tazminat talebi hakkında mahkemece olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
    Tüm bu nedenlerle; mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.09.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi