Esas No: 2022/793
Karar No: 2022/2935
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/793 Esas 2022/2935 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/793 E. , 2022/2935 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : SAMSUN 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen alacak ve menfi tespit davaların yapılan yargılamasında; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı vekili, davalı ...., vekili, birleşen dosya davalısı...Ticaret A.Ş. vekilinin istinaf başvuruların esastan reddine dair verilen kararın, süresi içinde davacı vekili ve davalılardan ... İnşaat Yatırım A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı; davalılardan ... İnşaat Yatırım A.Ş.'ne ait taşınmazda yer alan ... Mavi projesinden kendisi, annesi ve kardeşi adına olmak üzere üç adet konut satın almak amacıyla konut satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, sözleşmelerde konutların en geç 30/03/2018 tarihinde sözleşmelere uygun olarak teslim edileceği kararlaştırıldığı halde, inşaat çalışmalarının devam etmesi nedeniyle sözleşmeye uygun olarak teslimin sağlanamadığını, diğer davalı bankalara bağlı kredi ile kredi kullandığını, bakiye miktardan 5.000'er TL'sinin bankadan ödendiğini, bunun dışında kalan miktarlar yönünden davalı şirket teminat senetleri verdiğini, söz konusu teminat senetlerinin davalı şirket tarafından projenin lansman ve reklam işlerini yürüten firmaya ciro edilerek aleyhine icra takibi başlatıldığını, taşınmazlar için bağlı kredi veren davalı bankanın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 30.vd hükümleri gereğince sorumlu olduğunu, inşaat projesinin davalı bankanın garantörlüğünde ilerlediğini, projeye, reklama, şartnamelere aykırı olarak eksik ve ayıplı imalatlar nedeniyle bedel indirimi ile kira kaybı tazminatı ve teminat amaçlı
verilen senetlerin iadesi için davalılara ihtarname çekildiğini, davalıların müteselsilen sorumlu olduklarını, dairelerin gerek örnek daireye gerekse teknik şartnameye uygun inşa edilmediklerini, bundan ayrı sözleşmede satıcının 30/03/2018 tarihinde teslim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde alıcıya geciktiği her ay için kira kaybı tazminatı ödeyeceğinin de kararlaştırıldığını ileri sürerek; dava konusu her daire için ayrı ayrı 30/03/2018 tarihinden itibaren işlemiş aylık 1.250TL'den olmak üzere toplam 8.750TL (3 daire için toplam 26.250TL) kira kaybı tazminatının yasal faiziyle ve her ay işleyecek 1.250TL( 3 daire için toplam 3.750TL) ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, eksik ve ayıplı olarak imal edilen taşınmazdaki ayıplı hususların ve bedellerinin tespiti ile ayıp oranında bedelden indirim yapılmasını talep etmiştir.
Davalı ...Ş.; iddiaların gerçek dışı olduğunu, senetlerin teminat senedi olmadığını, söz konusu senetlerin ... tarafından daireler satışı nedeniyle verildiğini, bahsi geçen senetlerin teminat amaçlı olarak verilmediğini, söz konusu durumda GalleTürk’e alacağına karşılık işbu senetlerle ödeme yaptığını, inşaatın halen devam ettiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı banka, davanın reddini dilemiştir.
Davacı birleşen davada; davalı ...Ş. tarafından aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...Ş. davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; eksik ve ayıplı iş nedeniyle açılan davanın taşınmazın teslim unsuru gerçekleşmediğinden reddine, kira alacağına ilişkin davanın kısmen kabulü ile 21.000TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş.'den tahsiline, bağlı kredi kapsamında kira kaybı alacağı teminatının bulunmaması nedeniyle davalı banka yönünden davanın reddine; birleşen davada, senetlerin nama düzenlenmesi gerekirken emre yazılı olarak düzenlenmesi nedeniyle tüketici yönünden geçersiz olduğundan bu senetlerle ilgili olarak kambiyo senetlerine mahsus takip yapılamayacağı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, senetlerin davacı tüketici yönünden geçersiz olduğunun tespitine karar verilmiş; karar, davacı vekili, davalı ...Ş. vekili, birleşen dosya davalısı...Ticaret A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karar davacı vekili, asıl davada davalı ...Ş. birleşen davada davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, birleşen davada davalı ...Ş. temyiz başvurusu ile ilgili harçların HMK'nın 366. maddesi atfıyla aynı Kanun'un 344. maddesi gereğince ihtara rağmen bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılmaması nedeniyle, temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş; asıl davada, hüküm davacı vekili ve davalılardan ... İnşaat Yatırım A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Davalı ...Ş. vekilinin temyizi yönünden;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde HMK’nın 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre, davalı yönünden kabulüne karar verilen miktar 21.000TL olup, bölge adliye mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630TL’nin altında kalmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenle, davalının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacı vekilinin asıl davadaki kira talebine ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
3) Davaya konu sözleşmelerin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un "Ayıplı Mal" başlıklı 8. maddesinde;
" (1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilânlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.
(3) Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hallerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur." hükmü düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de, "..Ayrıca, tüketicilerin sıklıkla karşılaştıkları bir sorun olan sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi durumunda da sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur. Bu durumda tüketici ayıplı mala ilişkin hükümlerden yararlanacaktır." hususlarına yer verilmiştir.
Buna göre ilk derece mahkemesince; taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan sözleşmelerde dairelerin teslim tarihlerinin 31/03/2018 tarihi olarak kararlaştırıldığı, davanın açıldığı 31/10/2018 tarihi itibariyle halen teslimin sağlanmadığı, bu itibarla, davacının asıl davada eksik ve ayıplı olarak imal edilen hususların ve bedellerinin tespiti ve ayıp oranında bedelden indirim yapılması talebi yönünden, söz konusu kanun hükmü çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile bu yöne ilişkin talebin tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın kira talebine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.