Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/13757
Karar No: 2014/4291
Karar Tarihi: 25.3.2014

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2012/13757 Esas 2014/4291 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2012/13757 E.  ,  2014/4291 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalı borçlu ..."in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazın 2/5 hissesini 18.5.2005 tarihinde dava dışı ...."a sattığını, daha sonra mal kaçırmak amacıyla 2/5 hisseyi 28.6.2005 tarihinde ....."dan eşi davalı ... adına geri aldığını, ....."ın bu hisseyi 3.9.2008 tarihinde davalı ... Makine Kimyevi Maddeleri Kağıt Temizlik Ürünleri Gıda Tekstil Nakliye San. Ltd. Şti."ne sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiş, 1.3.2012 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazın davalı ... Makine Kimyevi Maddeleri Kağıt Temizlik Ürünleri Gıda Tekstil Nakliye San. Ltd. Şti. tarafından 17.5.2011 tarihide dava dışı ...."ye satıldığını belirterek davanın bedele dönüştürülmesini istemiştir.
    Davalılar.. savunma yapmamıştır.
    Davalı ... Makine Kimyevi Maddeleri Kağıt Temizlik Ürünleri Gıda Tekstil Nakliye San. Ltd. Şti. vekili, iptali istenen tasarrufun borçtan önce ve gerçek bedelle yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Dava dışı Yener .... vekili 16.9.2011, ....Alüminyum Doğrama San ve Tic. Ltd.Şti vekili 28.2.2012 tarihli dilekçeleri ile davacı yanında davaya katılmak isteklerini bildirmiş katılma istemleri mahkemece reddedilmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre takip konusu çekin 12.1.2010 keşide tarihli olduğu, dava konusu taşınmazın ise davalı şirkete 3.9.2008 tarihinde satıldığı, bu durumda iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığı anlaşılmakla birlikte davacı tarafından davalı borçluya borcun doğumunun çekin keşide tarihinden önce doğduğu yönünden yemin teklifinde bulunduğu, borçlunun usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya katılmadığı davacı ile arasındaki ticari ilişkinin çekin keşide tarihinden daha önceye dayandığın kabulünde zorunluluk olduğu, davanın görülebilirlik şartının bulunduğu, davalı 3.kişi şirketin dava konusu taşınmazı doğrudan borçludan satın almadığı,davalı şirketin 5.kişi olduğu, davalı şirketin taşınmazı kredi kullanarak ve bedelini ödeyerek satın aldığı, kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması, davanın iptali istenen tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    Somut olayda, takip konusu borcun 12.1.2010 keşide tarihli 187.500,00 TL meblağlı çeke dayandığı, borçlu aleyhine 19.1.2010 tarihinde icra takibine başlandığı, takibin kesinleştiği, 17.6.2010 tarihli haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, alacağın gerçek bir alacak olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaza ait tapu kaydından dava konusu taşınmazın 2/5 hissesinin 4.3.2005 tarihinde dava dışı .... tarafından davalı ..."e satıldığı, Yaşar"ın bu hisseyi 18.5.2005 tarihinde dava dışı ...."a sattığı,...."in borçludan aldığı 2/5 hisseyi 28.6.2005 tarihinde borçlunun eşi davalı ... Güney"e sattığı ...."ın da aynı hisseyi 3.9.2008 tarihinde davalı ... Makine Kimyevi Maddeleri Kağıt Temizlik Ürünleri Gıda Tekstil Nakliye San. Ltd. Şti."ne, bu şirketin de 17.5.2011 tarihide dava dışı ....."ye sattığı anlaşılmakdır. Davacı vekili 5.7.2011 tarihli dilekçesi ile takip konusu borcun 12.1.2010 keşide tarihli çeke dayalı olmasına rağmen borcun davacı tarafından davalı borçluya verilen ödünç para ilişkisinden doğduğunu ve borcun 23.9.2005 tarihinde doğduğunu belirterek borcun doğum tarihinin 23.9.2005 olduğu yönünden borçluya yemin teklifinde bulunmuştur. Borçlu tebliğe rağmen duruşmaya katılmamış ve yemin etmemiştir.Mahkemece borcun doğumu takip konusu çekin keşide tarihinden önce olduğu kabul edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlarında ....arasındaki 28.6.2005 tarihli tasarrufun borçlunun, eşi .... yararına yaptığı tasarruf (bedeli borçlu tarafından ödendiği halde taşınmazın borçlunun eşi .... adına tescilinin bağış hükmünde olması nedeniyle iptale tabi olduğu belirtildiğinden)olması nedeniyle iptale tabi olduğunu, .... ile davalı şirket arasındaki 3.9.2008 tarihli tasarrufun da bedel düşüklüğü nedeniyle iptale tabi olduğunu belirterek tasarrufun iptalini talep etmiş ise de borçlunun eşi yararına yaptığı 28.6.2005 tarihli tasarruf 23.9.2005 tarihinde doğduğu iddia edilen borçtan önce yapıldığı gibi ,eldeki davanın 28.6.2005 tarihli tasarruftan itibaren 5 yıllık hakdüşürücü süre geçirilerek 25.8.2010 tarihinde açılmış olması nedeniyle davanın öncelikle İİK 284 maddede belirtilen hakdüşürü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek yazılı gerekçeyle davanın reddi sonucu itibarıyla doğru görüldüğünden davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğinden kendisini vekille temsil ettiren davalı şirket yararına AAÜT"nin 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru değil bozma nedeni ise de bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 5.bendindeki “21.130,00 TL...” ibaresinin çıkarılarak yerine “1.200,00 TL maktu” ibaresinin yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi