Esas No: 2019/9484
Karar No: 2022/1613
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/9484 Esas 2022/1613 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanığın bir binanın yüksekliğini 2863 sayılı Kanuna aykırı şekilde arttırdığı gerekçesiyle yargılandığı davada, sanığın tescil kararından haberdar olduğuna dair beyanının göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrası tebliğ-yayım-internet duyuru yöntemleri kullanılması gereken tescil işlemleri öncesi, taşınmaza ait tapu kaydında tescil şerhi veya tescil kararının mahallinde ilan edilip edilmediği incelenmelidir. Ancak, taşınmazın veya bölgenin niteliğini bilerek, izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan kişilerin iyi niyetinden söz edilemez. Kararda ayrıca belirtilen kanun maddeleri şunlardır: 2863 sayılı Kanunun 7. maddesi ve 65. maddesi, 6498 sayılı Kanun.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete'de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Diğer yandan, taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin, doğal, tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin, taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği, bu bakımdan kural olarak, 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrası tebliğ - yayım - internette duyuru; anılan değişiklik öncesi ise şerh - ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanacağı;
Bununla birlikte, Türk Medeni Kanununda yer alan “iyi niyet” kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu, başka bir deyişle, 6498 sayılı Kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp, tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi, failin, taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği, zira, maliki olduğu veya kullandığı taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alınan bir alanda bulunduğunu bilen kişinin, taşınmaz üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını, taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde, kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği, yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde, ilgili kurumlara başvurarak, gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla, taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip, kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin, hukuki koruma altına alınamayacağı;
Ayrıca, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen fiiller bakımından da failin iyi niyetinden bahsetmenin mümkün bulunmadığı, başka bir deyişle, Dairemizce incelenen dosyalarda sıkça karşılaşıldığı gibi, hazineye ait veya devletin hüküm ve tasarrufundaki taşınmazlar üzerinde inşai ve fiziki müdahale yapılması durumunda, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmemesinin sonuca etkili olmayacağı, zira bu halde failin, maliki olmadığı veya hukuka uygun şekilde yararlanma hakkını elde etmediği taşınmaza müdahalede bulunduğunu ve fiilinin hukuki korumadan yoksun olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen inşai ve fiziki müdahaleler yönünden ilan kuralı aranmasının, hayatın olağan akışına ve mantık ilkelerine de uygun düşmediği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; Milli Park Orman Muhafaza Memurları tarafından düzenlenen 03/01/2014 tarihli tutanakta, sanık ...’ya ait binanın yüksekliğinin 2,80 metre olması gerekirken 4 metre olduğunun tespit edildiği, sanığın aşamalardaki savunmalarında, evin çatısı yıprandığından yenileme gereği duyduğunu, çatı tadilatı yapılırken 3 sıra tuğla örülerek yukarıya alındığını beyan ettiği, ... Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 27/03/2014 tarihli cevabi yazısında, suça konu taşınmazın Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 14/11/1980 gün ve 12331 sayılı kararı ile doğal-arkeolojik-tarihi- askeri-harp, tarihi-kentsel sit alanı olarak bütüncül tescil edilip, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19/04/1992 gün ve 2412 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanı içerisinde kalmakta iken, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 27/04/2010 tarih ve 4942 sayılı kararı ile revize edilen 3. derece doğal sit alanında kaldığının belirtildiği, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19/04/1992 gün ve 2412 sayılı kararının mahallinde ilan edildiğine dair ilan tutanaklarının dosya kapsamında mevcut olduğu anlaşılmakla, mahallinde inşaat mühendisi, fen ve arkeolog bilirkişiler refakatinde keşif yapılarak, dava konusu müdahale yerinde tespit edilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, anılan Kanun değişikliğine yönelik hatalı değerlendirme ile beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.