Esas No: 2021/7688
Karar No: 2022/2957
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7688 Esas 2022/2957 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı şirkete verdiği elektrik tedariki hizmeti nedeniyle gönderdiği faturanın davalı tarafından ödenmediğini belirterek, vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmişti. Ancak mahkeme, davalının ödeme gününde birden çok borcu olduğunu ve alacaklıya hangi borcu ödemek istediğini bildirdiği için davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermişti. Adalet Bakanlığı kanun yararına temyiz talebinde bulunarak, mahkemenin kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürdü. Ancak Yargıtay, davalının hizmet bedeli ve geçmiş dönem borcu olmak üzere birden çok borcu olduğunu bildirdiği için davacının takip tarihi itibariyle davalıdan hizmet bedeli alacağı olmadığına ve kararın usul ve kanuna uygun olduğuna karar verdi. Kararda, kısmi ifaya ilişkin kuralların Türk Borçlar Kanunu'nun 100-102. maddelerinde düzenlendiği belirtildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 01/08/2017 başlangıç tarihli sözleşme ile davalı şirkete verdiği elektrik tedariki hizmeti nedeniyle 03/09/2018 keşide ve 10/09/2018 vade tarihli 993,23 TL bedelli faturayı gönderdiğini, ancak faturaya konu bedelin davalı şirket tarafından ödenmediğini, davalı vekili tarafından takibe itiraz dilekçesinde 10/09/2018 tarihinde 993,23 TL’lik bir ödeme yapıldığı belirtilmiş ise de gerek bu ödemenin gerekse 09/08/2018 tarihinde yapılan 741,01 TL’lik ödemenin sözleşmenin 4.3. maddesinde yer alan hüküm gereğince davalı şirkete gönderilen 12/07/2018 tarihli fatura için ödeme olarak girildiğini ileri sürerek; vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; sözleşmede yer almamasına rağmen güvence bedelinin davacı tarafından bildirim yapılmadan faturalara yansıtıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı tarafından 10/09/2018 tarihinde yapılan 993,23 TL tutarındaki ödemeye ilişkin dekontta 10/09/2018 vade tarihli ve 993,23 TL bedelli fatura için ödeme yapıldığının belirtildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 101. maddesi uyarınca birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, bu itibarla davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 15/11/2021 tarihli yazısında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 101 inci maddesinde yer alan hükmün emredici mahiyette olmadığı, tarafların bu durumun aksini kararlaştırabilecekleri, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.3 nolu maddesiyle, abonenin tedarikçiye birden çok borcu bulunması halinde yapılan ödemenin hangi borca mahsuben kabul edileceği hususunda tedarikçiye yetki tanındığı, buna göre mahkemece; öncelikle davalı abonenin ödeme anında birden çok borcu bulunup bulunmadığı noktasında bir değerlendirme yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Kısmi ifaya ilişkin kurallar, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 101 inci maddesi;
“Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir.
Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır.”:
Aynı Kanun’un 102 nci maddesi;“Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.
Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen 03/09/2018 gün ve EEA201800033943 nolu faturada; hizmet bedeli olan 993,23 TL ile güvence bedeli olan 776,12 TL olmak üzere toplam 1.769,35 TL’nin 10/09/2018 tarihine kadar ödenmesinin bildirildiği, aynı faturada geçmiş dönem borcunun ise 1.552,20 TL olarak gösterildiği, davacı tarafından başlatılan takibin aynı faturaya dayandırıldığı ancak bakiye 993,23 TL hizmet bedelinin tahsili için yapıldığı, davalı şirketin takibe karşı yaptığı itirazında hizmet bedelinin 10/09/2018 tarihinde ödendiğini bildirdiği, ödemeye ilişkin banka dekontunda; davaya ve takibe konu edilen faturada yer alan hizmet bedeline ilişkin borcun ödendiği açıklamasına yer verdiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda; hizmet bedeli ve geçmiş dönem borcu olmak üzere birden çok borcu bulunan davalı şirketin, ödeme gününde bu borçlardan hizmet bedelini ödemek istediğini alacaklıya bildirdiği, dolayısıyla davacının takip tarihi itibariyle davalıdan hizmet bedeli alacağının olmadığı, bu itibarla mahkemece verilen kararın usul ve kanuna uygun bulunduğu anlaşıldığından, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz talebinin REDDİNE, gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.