Esas No: 2021/9071
Karar No: 2022/2928
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/9071 Esas 2022/2928 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/9071 E. , 2022/2928 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı; davalının avukatın, vekil olarak takip ettiği dava ve takip dosyalarındaki vekalet ücretlerinin tahsiline yönelik aleyhine haksız olarak takip başlattığını, dava ve icra dosyalarının takibinde hata edilmesi ve zarara uğraması nedeniyle davalının haklı nedenle azledildiğini ileri sürerek; İstanbul 37. İcra Dairesinin 2020/4234 Esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; vekalet ücreti alacağına ilişkin İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/214 Esas sayılı dosyasında davacı aleyhine dava açtığını davacının işbu davada hukuki yararı bulunmadığını, azlin de haklı olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalı tarafından açılan alacak davasından sonra açılan menfi tespit davasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; tarafları aynı olan İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/214 Esas sayılı derdest alacak davasında, azil nedeniyle avukatın vekalet ücret alacağı olup olmadığının araştırılacağı, işbu davanın konusunun da aynı olduğu, ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir.
Davacının dava açmakta hukuk tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır.
Hukuk Genel Kurulunun 24/06/1992 tarihli ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30/05/2001 tarihli ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehlike ile tehdit edilmelidir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar.
Söz konusu bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır.
Somut olayda; Davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu aleyhine 13/02/2020 tarihinde başlatılan takipte, vekalet ücreti alacağına ilişkin olarak 192.570,55TL asıl alacak, 15.907,86TL faiz olmak üzere toplam 208.478,41TL'nin talep edildiği, davacı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durduğu, davalı alacaklı tarafından ise anılan icra takibine dayalı itirazın iptaline yönelik her hangi bir dava açılmamışken 22/04/2020 tarihinde, bu defa davacı borçlu aleyhine vekalet alacağına dayalı alacak davası açıldığı, bundan sonra da, davalı borçlu tarafından menfi tespit istemiyle 01/07/2020 tarihinde işbu davanın açıldığı, anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası sonrasında açılan menfi tespit davasında hukuki yarar bulunmadığı kabul edilmekte ise de, eldeki davanın, itirazın iptali davası sonrasında açılan bir menfi tespit davası olmadığı, bundan ayrı davalı tarafından açılan alacak davasında dayanılan dosyalar ile icra takibine dayanak dosyalar tek tek karşılaştırıldığında, bir kısım dosyaların farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince; gerek icra takibine dayanak dosyalar ile alacak davasına konu dosyaların örtüşmediği, gerekse eldeki davanın itirazın iptali davası sonrası açılan menfi tespit davası olmadığı, dolayısıyla davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetilerek, eldeki dava ile İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olan 2020/214 Esas sayılı davanın birleştirilerek görülmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.