
Esas No: 2015/40819
Karar No: 2018/3243
Karar Tarihi: 19.03.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/40819 Esas 2018/3243 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, babasından kalan muhasebe bürosunun işletme hakkının davalıya verilmesinin ardından, davalı tarafından elde edilen tutardan, kendisine verilmesi gereken miktarın saptanması ile saptanan miktarın direnim tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, çoğa ilişkin hakkını saklı tutarak 1,00TL değerinde belirsiz alacak davası açmıştır. Davalı, serbest muhasebecilik ruhsatının olduğunu, davaya konu muhasebe bürosunun kayınbabası tarafından işletildiği sırada kendisinin de yanında çalıştığını, kayınbabasının vefatı üzerine, geçici süreliğine de olsa, onun şifresi kullanılarak işlem yapılamayacağını öğrenmesi üzerine, kendi adına işletme açtığını ve önceki mükelleflerle görüşüp kendisiyle çalışmak isteyenlerle sözleşme imzaladığını, muhasebe bürosunun miras olarak kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, muhasebecilik işinin mal veya sermaye ile değil, kişinin beceri ve tahsil durumuna göre icra edilen bir meslek olduğu, davacının serbest muhasebeci olmadığı, söz konusu işyerinde çalışmadığı, işyerindeki gelirden pay almasının olanaklı olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı, belirsiz alacak davası açtığını belirtmekte olup, öncelikle davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için gereken şartları taşıyıp taşımadığının çözümlenmesi gerekir.6100 sayılı Kanun"un 107. maddesine göre;"(1)Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir." denilmektedir. Bu düzenlemeye göre; davacının, belirsiz alacak davası açabilmesi için, dava açacağı miktarı ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı veya bu durum objektif olarak imkansız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tesbit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Buna göre somut olayda davacı, murisin ölmeden önceki yaptığı ve ücret almayı hak ettiği işler nedeniyle hesaplanacak tutarı, buna ilişkin belgelerle belirleyebilir. Bu nedenle, davacının talep ettiği alacağın hesaplanmasının, imkansızlığı söz konusu değildir. Böyle olunca, açılan davada, belirsiz alacak davası açma şartları bulunmamakta olup, belirsiz alacak davası açılması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.