14. Hukuk Dairesi 2013/1003 E. , 2013/7633 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 31.03.2011 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin önlenmesi ve kal birleştirilen davada temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 07.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ve birleştirilen dosya davacısı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 43 ada 11 parsel sayılı taşınmazına bitişik 43 ada 10 parsel sayılı taşınmaz maliki davalının tapuda 30 m2"lik kısmın 11 sayılı parsele tecavüzlü olduğuna dair şerhi görerek önceden 1 katlı olan evi satın aldıktan sonra 2 ve 3. katları ruhsatsız olarak yapmak suretiyle davacı 11 parsel sayılı taşınmazına yaklaşık 30 m2"lik tecavüzünün önlenmesini ve kal"ini istemiştir.
Davalı davanın reddini savunmuş, birleştirilen dosyada ise dava konusu olan 11 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıyı önceki malik ..."dan 15.07.2003 tarihinde satın aldığını, ..."ında ..."ndan 14.03.2003 tarihinde satın aldığını davacı ..."ın 01.09.1997 tarihli yazılı belge ile ..."na ... yapı ile ilgili muvafakatname verdiğini bu belgeye göre mevcut yapıda tadilat yaptığını beyanla TMK"nın 725. maddesi gereğince uygun bir tazminat karşılığı tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda mahkemece;
Dava konusu taşınmazın bulunduğu Zafer mahallesi 43 ada 10 parsel sayılı taşınmaz tapulu taşınmaz olup; satış yoluyla davalı adına tescil edilmiştir.
Tapulu taşınmazlarda iyiniyet iddiasının kabulü olanaklı olmadığı gibi taraflar arasında mülkiyetin devrini amaçlayan bir sözleşme de bulunmamaktadır. Dava
konusu taşınmaz ifraza elverişli olmadığı gibi önceki tapu malikinin iyi niyet savunması tapuyu devralan davalı ve birleşen dosya davacısı tarafından ileri sürülemeyeceğinden sübjektif iyi niyet koşulunun varlığından söz edilemez. Açıklanan nedenlerle asıl dosyada davacının davasının kabulüne, birleşen dosyada davacı muhik tazminat karşılığında tescil talebinde bulunduğundan ve TMK"nın 724. maddesi kapsamında aranan koşullar gerçekleşmediğinden birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalı ve birleştirilen dosya davacısı ... vekili temyiz etmiştir.
Yasal ayrıcalıklar dışında, Türk Medeni Kanununun 684/1. ve 718/2. maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş olup anılan hüküm;
"Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmaz bütünleyici parçası olur.
Böyle bir irtifak hakkı yoksa zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, ... yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devrini isteyebilir" şeklindedir.
Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki ... yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
Bunun için:
1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza ... yapılmış olmalıdır.
2-... inşaat, ... yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı ... yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
3- Bu inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin iyiniyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu, ya da 05.07.1944 tarihli ve 12/26
Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir.
14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, iyiniyetin ispatı ... yapı malikine ait ise de iyiniyet iddia ve savunması def"i olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulmalıdır.
... binanın bulunduğu taşınmaz maliki veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup da zarar gören kimselerin, taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren onbeş gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini, zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan sübjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır. (Sübjektif koşul)
4- Bu tür davalarda üzerinde önemle durulması gereken diğer bir koşul da halin icabından ... inşaatın yıkılması gerekip gerekmediğinin saptanmasıdır. Uygulama ve doktrinde “durum ve koşulların haklı kılması” şeklinde ifade edilen bu şarttan inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybının mukayese edilmesi anlaşılmalıdır. Değer kaybı, sadece taşılan arazinin değerinden ibaret değildir. Bu değerin içinde arazi sahibinin taşılan kısım dışında kalan arazisinin uğrayacağı değer kaybı da vardır. Arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle Türk Medeni Kanununun 4. Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi önleyecek biçimde en uygun şekilde tespit ve takdir edilmeli, önceden ödenen bedel var ise mahsup edilmek suretiyle arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir.
5-Aranacak diğer bir koşulda ... kısmın ana taşınmazdan ayrılarak müstakil parsel oluşturacak şekilde veya ait olduğu taşınmazla birleştirilerek ifrazen tescilinin mümkün olması koşuludur.
Somut olayda; "Halk Bankası Şube Müdürlüğüne Pozantı" başlıklı 01.09.1997 tarihli "İlçemiz Zafer Mahallesindeki arsamın 30 m2"lik bölümüne ..."nun arsasının tecavüz ettiği belirtilmekte olup, tecavüz edilen kısım üzerinde herhangi bir talepte bulunmayacağı" şeklindeki davacı ... tarafından imzalanan muvafakatnameye göre birleştirilen davada iyiniyet unsuru gerçekleşmiştir. Bu nedenle mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi rapor ve krokisi eklenerek, davacının 11 sayılı parselinden ifraz ile krokide A ile gösterilen ve kırmızı renkle taralı bölümün encümen kararı alınmak suretiyle davalı-birleştirilen dosyanın davacısına ait 10 sayılı
parsel ile tevhidinin (ilavesinin) mümkün olup olmadığı belediyeden sorularak araştırılmalı ve alınacak cevaba göre TMK"nın 725. maddesi gereğince ve yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 20.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.