Esas No: 2022/2041
Karar No: 2022/3021
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2041 Esas 2022/3021 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İçtihat Metni'nde yer alan bir davada, davacı astsubay öğrencinin mecburi hizmet süresini tamamlamadan görevinden ayrılmış olması nedeniyle, kendisine yapılan öğrenim ve eğitim masraflarının eksik kalan kısmı ile orantılı olarak 10.730,83 TL asıl alacak ve 1.905,09 TL işlemiş faiz alacağı talep ettiği belirtilmiştir. İlk kararda, davanın asıl alacak yönünden kısmen kabul edildiği, faizin hesaplanması yönünde karar verilmediği ve davacının temyiz ettiği belirtilmiştir. Yargıtay'ın bozma kararında ise, asıl alacakta faiz başlangıç tarihi hakkında karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek mahkemece bu hususta karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bozma kararına uygun olarak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul edildiği ve davacının asıl alacak ile işlemiş faiz alacağı taleplerinin davalıdan tahsiline karar verildiği belirtilmiştir. Kararda, davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Ayrıca, aleyhe hüküm verme yasağı ve usulü kazanılmış hak ihlali gerekçesiyle hüküm davacı yararına bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 112. maddesi: Mecburi hizmet süresi ve tazminatlarına ilişkin hükümleri içermektedir.
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi: Karar düzeltme yolu açık olmak üzere kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi gerektiğine dair hükümleri içermektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacı vekili, davalının 2000-2001 yılları arasında Deniz Astsubay Hazırlama Okulunda eğitime başladığını, buradaki eğitiminden sonra Deniz Astsubay Yüksek Okuluna devam ederek 2005 yılında mezun olduğunu ve 30.08.2005 tarihinde orduya katıldığını, ancak mecburi hizmet süresini tamamlamadan 04.08.2007 yılında görevinden ayrıldığını,davalının 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 112. maddesine aykırı olarak mecburi hizmet süresini tamamlamadığından bahisle kendisine yapılan öğrenim ve eğitim ve yetiştirme masraflarının eksik kalan kısmı ile orantılı olarak 90.533,51 TL alacağın görevden ayrılış tarihi olan 04.08.2007 tarihinden itibaren yasal faizi (52.349,06 TL) ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme ilk kararında; davanın asıl alacak yönünden 10.730,83 TL, işlemiş faiz yönünden 7.524,19 TL olarak kabulü ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen hüküm, davacının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli ve 2017/4396- 2020/5624 sayılı ilamıyla; mahkemece asıl alacak faiz başlangıç tarihi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davacı yararına karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda;davanın kısmen kabulü ile davacının 10.730,83 TL asıl alacak ile 1.905,09 TL işlemiş faiz alacaklarının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş;hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtay'ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Bu yasağa "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece 16.06.2016 tarihli kararda; davanın asıl alacak yönünden 10.730,83 TL, işlemiş faiz yönünden 7.524,19 TL olarak kabulü ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli kararı ile asıl alacakta faiz başlangıç tarihi hakkında karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece; taleple bağlılık prensibi gereği davalının görevden ayrılış tarihi olan 04.08.2007-24.07.2009 dava tarihi arasındaki faizin hesaplanması gerektiğini asıl alacağın 10.730,83 TL olarak hesaplandığını, 10.730,83 TL'nin görevden ayrılış tarihi olan 04.08.2007-24.07.2009 tarihleri arası hesaplanan kademeli işlemiş yasal faizinin 1.905,09 TL olduğunu, dava dilekçesi ile asıl alacak ve yasal faizin ayrı ayrı alacak kalemi olarak talep edildiğini, faize faiz işletilmesine neden olmayacak şekilde asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden ayrı ayrı hüküm kurulduğunu, dava dilekçesinde asıl alacak yönünden dava tarihinden sonraki döneme ilişkin faiz talebi bulunmadığından sonraki döneme ilişkin faiz işletilmesi yönünde karar verilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının, 10.730,83 TL asıl alacak ile 1.905,09 TL işlemiş faiz alacaklarının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece 10.730,83 TL asıl alacak ve 7.524,19 TL işlemiş faiz yönünden kurulan ilk hükmün sadece davacı tarafça temyiz edildiği davalı tarafın temyiz etmediği gözetildiğinde bu hüküm davacı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluşturmuştur. Bu kararla aleyhe hüküm verme yasağı ve usulü kazanılmış hak ihlal edilmiştir. Hal böyle olunca, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine,ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK'nin geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nin 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/03/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.