14. Hukuk Dairesi 2021/2043 E. , 2021/3464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davalı tarafından, davacı aleyhine 10.05.2019 gününde verilen dilekçe ile yargılamanın iadesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18/10/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın kat mülkiyeti kurulması suretiyle giderilmesi istemli davada davanın kısmen kabulüne - kısmen reddine dair verilen karara karşı yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, daha önce ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.05.2015 tarih ve 2012/58 Esas, 2015/123 Karar sayılı dosyasından ortaklığın giderilmesi istemli davanın açıldığını, davanın kısmen kabulüne - kısmen reddine dair verilen karara ilişkin temyiz isteminin Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.02.2019 tarih 2017/7581 Esas ve 2019/979 Karar sayılı ilamı süre yönünden reddedildiğini, oysaki mahkemenin 26/05/2015 tarihli kararında, kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği belirtildiğinden bu süreye uygun olarak kararı temyiz ettiklerini, temyiz taleplerinin ise Yargıtayca süre yönünden reddedildiğini, hakimin uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit edip uygulamakla yükümlü olduğunu, 1086 sayılı HUMK’nun 76. ve 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi hükmü uyarınca, kanun yolunu ve süresini taraflara doğru bir şekilde göstermenin mahkemenin yükümlülüğünde olduğunu, Anayasaya göre de kanun yolları ve süresinin doğru olarak gösterilmesinin bir zorunluluk olduğunu, öte yandan her iki parselin de muris babalarına ait olup söz konusu 1237 ve 1238 parseller üzerinde beş katlı taşkın yapının bulunduğunu beyan ederek; binadaki herbir bağımsız bölümün mirasçıların herbirine özgülenmesini, arta kalan bağımsız bölümlerin ivaz ilavesi suretiyle denkleştirilmesini ve kat mülkiyetine geçiş suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesini, yargılanmanın yenilenmesi taleplerinin kabul edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılamanın iadesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan ... temyiz etmiştir.
Yargılamanın iadesi, yargılama hataları ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur.
Yargılamanın iadesi sonucu verilen karar eski hükmü kaldırdığından geçmişe etkili yenilik doğuran bir karardır. Kural olarak yargılamanın iadesine kararın tarafları başvurabilir. Yargılamanın iadesi olağanüstü bir kanun yolu olsa da, bir üst yargı organından değil aynı mahkemeden talep edilmektedir.
Yargılamanın iadesi talebi bir dava niteliğindedir. Bu sebeple yargılamanın iadesinin gerektirdiği özellikler dikkate alınarak talebin dava dilekçeleriyle yapılması gerekir. Yargılamanın iadesi, dava açılarak ileri sürülebileceğinden dava şartları ve davaya ilişkin genel hükümler geçerli olacak, yapılması gereken tüm işlemler yapılacaktır. Gerekli tüm harç ve giderler ödenmelidir. Mahkemece talep edilirse teminat da yatırılmalıdır. Yargılamanın iadesi talebini inceleyen mahkeme tarafları davet ederek dinler ve bir ön inceleme yapar.
Yargılamanın iadesi talebinin kabulü halinde, yenileme sebebine göre farklı kararlar verilebilecektir. Yargılamanın iadesi bir dava olduğundan bu davada haksız çıkan taraf, asıl davada olduğu gibi yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilir.
Yargılamanın iadesi talebi bir dava olarak açılıp görüldüğünden, dava hakkında mahkemenin verdiği karara karşı süresi içinde diğer koşulların da bulunması halinde olağan kanun yollarına başvurulabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda 6217 sayılı Yasa ile değişiklik yapan Kanunun 30. maddesi ile geçici 2. maddeden sonra gelmek üzere bir geçici madde eklenmiş, buna göre bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı belirtilmiştir.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, yargılamanın yenilenmesi talebi hakkında ilk derece mahkemesince verilen kabul veya ret kararları, istinaf kanun yolunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilmişse, temyiz ve tashihi karar yoluna; sonra verilmişse, istinaf ve temyiz yoluna tabi olacaktır.
Yapılan tüm bu açıklamalar doğrultusunda yargılamanın iadesi davası yeni bir dava olup, davanın açıldığı tarihte geçerli olan usul hükümlerinin uygulanacağı ortaya çıkmaktadır. Yargılamanın iadesi talebi önceki davadan bağımsız, yeni bir dava olduğuna göre, önceki kararın Yargıtay tarafından incelenmiş olmasının sonuca etkisi yoktur. Bu durumda bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı tarihten sonra verilen, yargılamanın iadesine ilişkin kararların temyizi halinde, kanun yolu inceleme görevi bölge adliye mahkemesine aittir.
Somut uyuşmazlıkta, incelemeye konu yargılamanın iadesi talebinin reddine ilişkin karar, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra, 18.10.2019 tarihinde verilmiş olup kanun yolu olarak öncelikle istinaf yoluna tâbi bulunmaktadır.
Buna göre, kararın istinaf incelemesinin bölge adliye mahkemeleri tarafından yapılması zorunlu olduğundan, HMK"nin 343/4. maddesi uyarınca gereği yapılmak üzere dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; gereği yapılmak üzere dosyanın görevli ve yetkili bölge adliye mahkemesi ilgili dairesine gönderilmek üzere İLK DERECE MAHKEMESİNE İADESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 25.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.