16. Hukuk Dairesi 2020/750 E. , 2020/4043 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 1965 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümleri hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, adına tescili istemiyle dava açmış, çekişmeli taşınmazın bir bölümü yargılama sırasında idari yoldan davalı ... adına 186 ada 2 parsel numarasıyla tapuya tescil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 22.05.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.750,37 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 3.769,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin bahçe vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen tescil harici bölümü yönünden Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için, öncelikle zilyetlik yoluyla kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa"nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Somut olayda; her ne kadar, ziraat bilirkişisi tarafından hazırlanan soyut içerikli raporda, çekişmeli taşınmaz bölümünün üzerinde 3-4 yaşlarında çeşitli meyve ağaçları, 20-25 yaşlarında dut ağacı ve 30-35 yaşlarında iğde ağaçlarının bulunduğu, dava tarihinden 25 yıl ve daha fazla bir süre önce imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı ifade edilmiş ise de, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi tarafından 1973 ve 1985 tarihlerine ait hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede, belirtilen tarihlerde taşınmaz bölümünün kullanıldığına ve işlendiğine dair emarenin bulunmadığı belirlenmiştir. Dava konusu taşınmaz bölümünün Şahnahan Belediye Meclisinin 05.09.2005 tarih ve 2005/17 sayılı kararı ile onaylanmış imar planı
kapsamında kaldığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Şu halde, tüm dosya kapsamından imar planının kesinleştiği 2005 tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- Çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava, 1965 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK"nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri gereğince tescili istemi ile açılmış olmakla beraber, Dairemizin geri çevirme kararlarıyla dosyaya getirtilen belgelerden ve Kadastro Müdürlüğünün yazısına ekli teknik bilirkişisi Çetin Gündem tarafından hazırlanan rapora ekli krokiden, davaya konu taşınmaz bölümünün yargılama sırasında ham toprak niteliği ile idari yoldan davalı ... adına tescil edilen 186 ada 2 parsel sayılı 58.269,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın içerisinde kaldığı anlaşılmakta olup, sözü edilen taşınmazın tapuya tescil edilmesi nedeniyle davanın, tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğünün kabulü zorunludur. Ne var ki; mahkemece sözü edilen parselin oluşumuna esas bilgi ve belgeler getirtilmemiş, idari yoldan tapuya tescil edilen taşınmazın haritası ile fen raporu çakıştırılmak sureti ile iddiaya konu taşınmaz bölümünün, tapu kaydı oluşturulan taşınmazın hangi kısmında kaldığı belirlenmediği gibi, çekişmeli taşınmaz bölümünün, yargılama sırasında idari yoldan Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle tapulu hale geldiği ve davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü gözetilmeksizin, tapu iptali ve tescil kararı yerine sadece tescil kararı verilmesi de isabetli olmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen 186 ada 2 parsel sayılı taşınmazın oluşumuna esas tüm bilgi ve belgeler (tescil bildirimi, krokisi, ihdasından itibaren tedavüllü tapu kayıtları vs.) dosyaya getirtildikten sonra, mahallinde fen bilirkişisi eşliğinde keşif yapılmalı, sözü edilen taşınmaza ait kroki ile fen bilirkişi raporu çakıştırılmak suretiyle, davacının iddiasına konu taşınmaz bölümünün 186 ada 2 parsel sayılı taşınmazın hangi kısmında kaldığı belirlenmek suretiyle fen bilirkişisinden rapor alınmalı ve bu bölümün davacı adına tesciline karar verilmelidir. Mahkeme bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07.10.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.