1. Hukuk Dairesi 2020/242 E. , 2020/892 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.11.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat gelmedi. Temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik HakimiA.... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl davada davacı ..., dava konusu kırk üç parça taşınmazın dedelerinden intikal ettiğini ancak anneleri Hikmet’in tüm mirasçılardan hile ile vekaletname alarak taşınmazları önce ara malike devrettiğini, bu kişi tarafından da kardeşi olan davalıya temlik edildiğini temliklerin geçersiz olduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adlarına tescilini istemiş, yargılama sırasında taşınmazların parsel numaralarını hatalı bildirmiş olduğundan davasını ıslah ederek, Uyandık Mahallesindeki yirmi dört parça taşınmazın annesi Hikmet tarafından davalıya satış suretiyle temlik edildiğini ancak temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını; yine kendisine miras yolu ile intikal eden Gözalan mahallesindeki on parça taşınmazın vekil olan davalı kardeşi tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması sonucunda davalı adına tescil edildiğini, temliklerin geçersiz olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen davada davacı ..., Uyandık Mahallesindeki yirmi altı parça taşınmazın miras bırakan annesi Hikmet tarafından davalıya mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edildiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, temliklerin muvazaalı olmadığını ve bedel karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası bakımından reddine asıl ve birleştirilen davalarda muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemlerinin ise kabulüne karar verilmiştir.
Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; miras bırakan ... ’ün 08/11/2011 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacılar Gülizar, Fatma, davalı ... ile dava dışı çocukları Nafia, Hatice, Şehrizar, Mehmet, Ayşe, Nazire, Mahir ve Simhazar’ın kaldıkları, miras bırakanın 73,42, 93, 37, 10, 64, 65, 40, 94, 77, 79, 108, 96, 91, 90, 88 ve 75 parsel sayılı taşınmazlardaki payını vekil aracılığı ile 24/02/1997 tarihinde; 4, 18, 19, 20, 23, 36, 38 ve 39 parsel sayılı taşınmazlardaki payını ise bizzat 02/12/2002 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; davacı tarafından tanık olarak ... , ... i, ve İsmail’in; davalı tarafından ise Mehmet, Hatice, Nafia, ... , Şebrizar, Ayşe ve Mahir’in tanık olarak bildirildiği ancak tüm tanıklar dinlenilmeden sonuca gidildiği görülmektedir.
Hal böyle olunca; mahkemece tarafların bildirdiği tüm tanıkların dinlenilmesi, dinlenen tanık beyanlarının yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirilerek murisin temliklerdeki gerçek iradesinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.