
Esas No: 2022/942
Karar No: 2022/3023
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/942 Esas 2022/3023 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/942 E. , 2022/3023 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen tazminat davalarından asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; 07/01/2014 tarihinde davacı ...'in ikametinin damında evin dış cephesini boyarken evin yakınından geçen davalıya ait yüksek gerilim hattına temas etmesi sonucu ağır yaralandığını, davalının elektrik direklerini binadan uzak bir yere dikme imkanı varken bu hususta gerekli özeni göstermediğini ve dava konusu olaya sebebiyet verdiğini, davalının haksız fiili ve tedbirsizliği ile meydana gelen olay neticesinde davacı ...'in sakat kaldığı ve başkasının yardımı ile yaşamını devam ettirdiğini ileri sürerek bakıcı gideri de dahil olmak üzere fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacılardan ...için 50.000 TL manevi; 1.000 TL iş göremezlik, 1.000 TL bakıcı gideri, eşi ... için 30.000 TL manevi, oğlu ... için 20.000 TL manevi, annesi... için 20.000 TL manevi, babası ......için 20.000 TL manevi, kardeşlerinden
...için 20.000'şer TL tazminat olmak üzere toplam 180.000 TL manevi ve 2.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişler; 08/05/2016 tarihli dilekçeleri ile iş göremezlik tazminat talebini 294.054,91 TL, bakıcı gideri tazminat talebini ise 144.248,02 TL olarak ıslah etmişlerdir.
Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, olayda kendisine yüklenebilecek kusur bulunmadığını, üzerine düşün tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacının kendi kusuru ile olaya sebebiyet verdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Birleşen davada davacı ...; asıl davada aktüerya bilirkişisi tarafından yapılan hesaplama sonucunda belirlenen tazminat miktarının arta kalan kısmının tahsili amacıyla eldeki davayı açtığını ileri sürerek, 58.810,98 TL iş göremezlik ve 28.849,06 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 87.660,04 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalı; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim dalınca verilen davacının %100 oranında malul olduğunu gösterir raporunun 26/09/2015 tarihli olduğunu, fail ve zararın öncelikle olay tarihinde mahkeme aksi kanaatte ise en geç sürekli iş göremezlik derecesinin belirlendiği tarih olan 26/09/2015 tarihinde öğrenildiğinin kabulü gerektiğini, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, bakıcı giderlerinden % 50 indirim yapılması gerektiğini, ayrıca SGK'nın rücu edebileceği miktarın da değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın tarafların olayda %50 oranında kusurlu oldukları gerekçesiyle davaların kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince; dosyanın elektrik, inşaat, iş güvenliği uzmanı bilirkişiden oluşacak üçlü heyetten rapor alınmak suretiyle ilgili yönetmelik hükümleri değerlendirilerek temas olmadan elektrik çarpması olayının yaşanıp yaşanamayacağı hususlarının araştırılarak değerlendirilmesinin gerektiği, zamanaşımı itirazının da değerlendirilmediği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince; mahkemece birleşen dosyadaki dava dilekçesinin ve gerekçeli kararın davalı TEDAŞ vekiline tebliğ edilmesi, davalı vekilinin cevap dilekçesindeki zamanaşımı itirazı ve ıslaha yönelik zamanaşımı itirazları yönünden bir değerlendirme yapılarak zamanaşımı itirazlarının yerinde olup olmadığı hususunda karar verildikten sonra davaya devam edilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesince verilen ilk kararda, davalının kusur oranının %50 olarak hükme esas alındığı, istinaf kararından sonra verilen kararda ise davalının kusur oranının %60 olarak kabul edilmesine rağmen mahkemece her iki kararda da aynı oranda manevi tazminata hükmedildiği, değişen kusur oranlarına göre tazminat miktarının makul oranda arttırılması veya azaltılması ya da tazminat miktarında değişiklik yapılmamakta ise bunun gerekçesinin açıkça ortaya konulması gerektiği gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda; kaldırma kararı gereği yerine getirilerek, asıl davanın ve birleşen davanın konusu olan fiilin cezayı gerektiren fiil olması nedeniyle uzun ceza zamanaşımının uygulanacağı, fiilin 07/01/2014 tarihinde gerçekleştiği, asıl dava, ıslah ve birleşen dava tarihi itibariyle sekiz yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalı tarafın her iki dava yönünden zamanaşımı def'inin reddi ile kusur durumunun değişmesi hususları göz önüne alınarak; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davaya konu yapı kaçak olmadığından dava dışı belediye başkanlığına kusur verilmemesinin yerinde olduğu, istinaf kararından sonra alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunun, dosyada daha önce alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderici şekilde düzenlendiği ve dosya kapsamına uygun olduğu, her ne kadar davalı vekili Ak Sigortaya ihbar talebinde bulunduklarını beyan etmiş ise de; dosya kapsamında bu yönde bir dilekçelerine rastlanmadığı, bakıcı giderine ilişkin aktüerya bilirkişisinin hesap raporunda asgari ücretin %50'si üzerinden hesaplama yapıldığı, bunun da Yargıtay kararlarındaki hakkaniyet indirimi yapılması yönündeki ilkelere dayandırıldığı, dolayısıyla bilirkişi raporu ile bakıcı giderinden %50 oranında hakkaniyet indirimi uygulanarak hesaplama yapıldığı, ilk derece mahkemesince de bu bilirkişi raporuna itibar edilmesi nedeniyle %50 oranında hakkaniyet indirimi uygulandığının kabul edilmesi gerektiği, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre bakıcı gideri açısından %50 olarak uygulanan hakkaniyet indirim oranının da dosya kapsamına uygun olduğu, olayın gelişim şekli, olay tarihi, olay nedeniyle duyulan acı ve elemin derecesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, TBK'nın 58. maddesindeki özel haller dikkate alındığında, davalılar yararına hükmedilen tazminat miktarlarının da yerinde olduğu; ancak davalı vekilinin birleşen dava yönünden zamanaşımı itirazına yönelik yapılan incelemede ise ek davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Borçlar Kanunun 72. maddesinde düzenlenen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle ek dava niteliğindeki birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş; karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre; davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Asıl ve birleşen dava, elektrik çarpmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; birleşen davada, ceza (uzamış) zamanaşımı süresinin uygulanıp uygulanamayacağı ve buradan hareketle davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın hukuksal dayanağı, haksız fiildir.
Haksız eylemlerden doğan davalarda uygulanacak zamanaşımı süresi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK'nın 72/1 maddesi "Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde, fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır" hükmünü ihtiva etmektedir.
Buna göre, haksız eylem aynı zamanda ceza kanunları gereğince bir suç teşkil ediyorsa ve ceza kanunu ya da ceza hükümlerini ihtiva eden sair kanunlar, bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin etmişse, tazminat davası da, ceza davasına ilişkin zamanaşımı süresine tabi olur.
Diğer taraftan tüzel kişilerin organlarının işledikleri haksız fiil aynı zamanda suç teşkil ediyorsa, ceza zamanaşımı süresinin tüzel kişi aleyhine açılan tazminat davasında da uygulanması gerektiği, zira organların fiilinin tüzel kişileri doğrudan doğruya tazmin yükümlüsü yapacağı, tüzel kişi hakkında daha kısa olan zamanaşımı süresinin, organ hakkında ise, daha uzun olan ceza zamanaşımı süresinin kabul edilmesinin uygulamada hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar doğuracağı belirtilerek tüzel kişi hakkında da ceza zamanaşımı süresinin kabulünün uygun olacağı kabul edilmelidir. (HGK'nın 26/09/2012 tarihli ve 2012/4-319 E. - 2012/619 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için ceza davasının açılmış olması gerekmez, haksız eylemin suç niteliğinde olması yeterlidir. Takipsizlik kararı verilse dahi ceza zamanaşımı uygulanabilir. Ceza davasının hiç açılmaması durumunda, hukuk hakimi, haksız eylemin suç niteliği taşıdığını saptamışsa, uzamış ceza zamanaşımını uygulayacaktır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; birleşen davada, elektrik çarpmasından kaynaklanan maddi zararın tazmini talep edildiğine göre, olaya uygulanacak zamanaşımı süresi, ceza zamanaşımı süresidir. Davaya konu olay, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan taksirle yaralama suçunu oluşturabilecek nitelikte olup; uygulanacak ceza zamanaşımı süresi, aynı Kanun'un 66. maddesi uyarınca sekiz yıldır. Davacı, 07/01/2014 tarihinde yaralanmış olup, birleşen dava, 08/02/2019 tarihinde açılmıştır. Buna göre eldeki davanın açıldığı tarihte ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı açıktır.
Hal böyle olunca bölge adliye mahkemesince; dava konusu olay hakkında, yukarıda anılan uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile 6098 sayılı TBK hükümleri gereğince iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle birleşen davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle HMK'nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 27.403,10 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, dosyanın aynı Kanun'un 373/2 maddesi uyarınca karar veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 31/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.