19. Ceza Dairesi 2018/4910 E. , 2020/2380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
UYAP ortamında yapılan araştırmada, sanık hakkında 03/04/2015 tarihinde aynı yerde işlediği suçla ilgili olarak, 20/05/2015 tarihinde iddianame düzenlenip, aynı suçtan Kargı Asliye Ceza Mahkemesi"nin 03/12/2015 tarih ve 2015/99E, 2015/239K sayılı kararı ile sanık hakkında ağaç kesmek suçundan mahkumiyet kararı verildiği ve dosyanın Yargıtay incelemesinde olduğu, yine aynı sanık hakkında temyizde görülmekte olan Kargı Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2015/59 E. 2015/140 K. sayılı dava dosyasının ise suç tarihi 03/03/2015 olup, 26/03/2015 tarihinde iddianame tanzim edildiği, suç tarihlerinin yakın olduğu da gözetilerek, kesilen ağaçların aynı yerden kesilen ağaçlar olup olmadığı, hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu ,
Kabule göre de,
1-Hükmün esasını oluşturan ve tefhimle geçerlilik kazanan kısa kararda, önce kesilen ağaç sayısının alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirdiği belirtilip, daha sonra alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir bir gerekçe olmadığının belirtildiği ve fakat daha sonra bu son cümlenin üstü çizilerek paraflanıp, alt sınırın üzerinde ceza tayin edilerek, gerekçeli kararda da bu defa bu son cümle çıkarılarak, teşdiden ceza tayin edildiği yazılarak, çelişkili hüküm kurulması,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde vekalet ücreti, maktu ve nispi olmak üzere belirlenmiştir.
Maktu vekalet ücreti, davanın konusunun para olmadığı veya para ile ölçülemediği hallerde belirlenen ücret, nispi vekalet ücret ise davanın konusunun para olması veya para ile ölçülebilir olması halinde bu değer üzerinden belirlenen ücrettir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nda 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 365/2. maddesinin aksine ceza davalarında şahsi hak talebi halinde mahkemece bu hususta da karar verilmesi gerektiği yolunda bir düzenleme bulunmaması ve 6831 sayılı Orman Kanunu"nun 112, 113 ve 114. maddeleri hükümleri karşısında; davada kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca nispi vekalet ücretine de hükmedilmesi,
3-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140E.,2015/85K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.