14. Hukuk Dairesi 2013/4457 E. , 2013/7574 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.06.2008 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, suya vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacılar, maliki oldukları 151 parsel sayılı taşınmazları içindeki su kaynağını davalı ... ile birlikte kullandıklarını, 2007 yılında yaşanan kuraklık nedeniyle suyun ihtiyaca yetmediğini, bunun üzerine aynı taşınmaz içinde kazı yapıp başka bir su çıkardıklarını ve suyu borularla alarak kullanmaya başladıklarını, davalıların su borularını kırmak suretiyle ikinci su kaynağına müdahale ettiklerini ileri sürülerek, suya müdahalenin men-ine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ... vekili, davacıların daha sonradan açtıkları kuyu nedeniyle önceden ortaklaşa kullandıkları su kaynağının etkilendiğini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 21.11.2011 günlü 2011/9446 Esas, 2011/18115 Karar sayılı ilamı ile özetle “ ...davalılar A ile belirtilen suyun öteden beri birlikte kullanıldığını, 1/2"şer oranındaki kullanım hakkının tapuda şerh edildiğini, A ve B kaynakları arasında sadece 18 metre mesafe bulunduğunu, esasen her ikisinin de aynı su olduğunu, davacıların davalıları sudan tamamen mahrum etmeyi amaçladıklarını ileri sürerek, dava
konusu suda kendi haklarının da bulunduğunu savunmuşlardır. Ayrıca, davacılardan ..."a ait su borularının kırılması nedeniyle davalı ... hakkında Nazilli Asliye Ceza Mahkemesinde ceza davası açıldığı, yargılama sonucunda da mala zarar verme suçundan dolayı ceza verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. O halde, davalıların davaya konu B suyu üzerinde de hak iddia ettikleri ve davalı ..."nun davacı ... tarafından döşenen boruyu kırmak suretiyle davacıların bu suyu kullanmalarına engel olmaya çalıştığı da gözetilerek, buna göre hüküm tesisi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir..” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile dava konusu 151 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan 22.11.2011 tarihli jeoloji bilirkişi raporunda “B” harfi ile gösterilen su kaynağına davalıların müdahalesinin menine karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Somut olayda, dava konusu 151 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan ve dosya içerisindeki 22.11.2010 tarihli bilirkişi raporunda “A” harfi ile gösterilen su kaynağını tarafların ortaklaşa kullandıkları sabittir.Davalı ... aynı taşınmazda davacılar tarafından sonradan açılan ve bilirkişi raporunda “B” harfi ile gösterilen kuyunun “A” harfi ile gösterilen kuyuyu etkilediğini idda etmiştir. Jeoloji bilikişisi 22.11.2010 tarihli raporda “A” ve “B” ile gösterilen kaynakların birbirlerini etkilemeyeceğini belirtmiştir. Davalı ... vekili, suların birbirini etkileyip, etkilemediğinin bilimsel yöntemlerle tespit edilmediğini ileri sürerek bilirkişi raporuna itirazda bulunmuş, dosya arasında bulunan Nazilli 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/16 Değişik İş sayılı tespit dosyasındaki 11.07.2007 tarihli bilirkişi raporunda da dava konusu olan her iki su kaynağı arasında 17 metrelik kısa mesafe olduğu ve suların birbirlerini kesinlikle etkileyeceği ifade edilmiştir.Bu durumda mahkemece, davacılar tarafından sonradan açılan bilirkişi raporunda “B” harfi ile gösterilen su kuyusunun tarafların önceden ortaklaşa kullandıkları “A” harfi ile gösterilen kaynağı etkileyip etkilemediği hususunun tam olarak tespit edilmesi gereklidir.
Mahkemece, suların en az olduğu dönemde uzman bilirkişi kurulu (jeolog, ziraat ve fen) marifetiyle yeniden keşif yapılarak, davacılar tarafından
sonradan açılan “B” harfi ile gösterilen su kaynağının renklendirici kimyasallarla boyanması ve bu kaynaktan su çekilmesi suretiyle mevcut sulara da zarar vermeyecek şekilde kaynakların birbirlerini etkileyip etkilemediği kesin olarak belirlenmeli, “B” harfi ile gösterilen su kaynağının, “A” harfi ile gösterilen su kaynağını etkilediğinin tespiti halinde sonradan davacılar tarafından açılan “B” harfli su kaynağının kapatılması halinde suyun eski hale dönüp dönmeyeceğinin araştırılması, suyun eski hale dönmeyeceğinin saptanması durumunda, davacılar tarafından sonradan açılan “B” harfi gösterilen su kaynağından tarafların ortaklaşa kullanacakları bir su rejimi kurulması gerekeceği gözönüne alınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 17.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.