6. Ceza Dairesi 2015/2687 E. , 2018/1549 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, (Değişen suç vasfı nedeniyle tehdit), 6136 sayılı Yasa’ya aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1- Sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasa’ya aykırılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanık ... ve savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
2- Sanık ... hakkında alacağın tahsili amacıyla tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;Yargılanacak her uyuşmazlık da; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklinde özellikler vardır. O halde önce olay öğrenilmelidir. Sübut maddi mesele olup, bu konu geçmişteki olayı zihnimizde yaratmak, yani nasıl meydana geldiğini belirlemektir. Olay belirlendikten sonra olaya uygulanacak hukuki norm ve bunun olayın tipine uygun olup konusuna sonuç çıkarılır. Maddi durum
tesbiti hukuki durumun tespitidir. Olayın faillerinin kim olduğu ve bunları ceza hukuki karşısındaki sorumlulukları öncelikle olayın belirlenmesiyle mümkündür.
Olay ise deliller ile öğrenilebilinir. Ceza muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğe ulaştırılacak araç ise delillerdir. Deliller; sanık açıklaması, tanık açıklamaları, bunların dışında açıklamalar, kolluk, Savcı, Hakim tutanakları, Ses vs. gibi ayrıma tabi tutulabilinir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakim lehe ve aleyhe delilleri araştırıp, tam bir inançla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış olarak sonuca ulaşması gerekir. Kuşkular yenilmelidir. Hükümde varsayıma dayalı kuşkulu kalan hususlar olmamalıdır. Maddi gerçeği olayın bir bütünü ve parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza mahkemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Kuşku ve çelişki yenilmeden karar verilemez. Eylem ve eylemlerin bir suç olup olmadığının belirlenmesi için önce işlenip işlenmediğinin çözümü ile başlanır. Bu da kanıtların yorumu ile cevaplanır. Hakim hangi kanıtı nasıl yorumladığını yorum ile nasıl kanıya ulaştığını denetlenebilir olarak kararın gerekçesinde göstermek zorundadır.
Bu açıklama ışığında somut olaya gelince;
Yakınan 27.06.2013 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde özetle; “Yaklaşık beş senedir tanıdığı sanık ile arasında hiçbir hukuki alışveriş olmadığını, yanına devamlı gelip kendisinden para istemesi üzerine iki defa para verdiğini, bir ay kadar önce yine yanına gelen sanığın, haraç vermesini istediğini, ancak bu olayın üzerinde durmayıp şikayetçi olmadığını, olay günü saat: 23:45 sularında ikametinin önünde bulunmakta iken, sanığın elinde tuttuğu siyah renkli tabancayı gösterip “....çocuğu, bana 50-TL. para vereceksin, yoksa senin....” diyerek hakaret ve tehditte bulunduğunu, bunun üzerine para getirme bahanesiyle evine çıkıp cep telefonunu da kapattığını, kısa bir süre sonra sanığın aşağıdan bağırıp hakaret ederek “...bu saatten sonra senden nasıl para alıyorum göreceksin” dediğini ve ardından üç el silah sesi duyduğunu, mermilerden birinin ikametlerinin camına isabet ettiğini, sanığın daha sonra yine yukarı doğru bağırarak “şimdi arabalarının da ...” diye hakaret ettiğini” beyanla şikayetçi olduğu,
Mahkeme huzurunda alınan ifadesinde ise; "Ben sanıktan şikayetçi değilim davaya katılmak istemiyorum, önceden sanık benim yanımda çalışırdı, olay günü telefonda küfürleştik bundan dolayı kendisi benim evimin önüne gelerek ateş etti, kurşunlardan üç tanesi benim evimin camına isabet etti kendisinden şikayetim yoktur"
dediği, karakolda vermiş olduğu ifadesi ile çelişki görülerek sorulması üzerine de: "Aramızda alacak verecek meselesi kendisinin benim yanımda çalışması nedeni ile bir
miktar alacağı vardı bundan dolayı aramızda sıkıntı çıkmıştır, teleondaki tartışma ve ateş etme bundan dolayı meydana gelmiştir, başka bir problemimiz yoktu, bende kendisinden davacı ve şikayetçi değilim" şeklinde beyanda bulunduğu,
Sanığın 27.06.2013 tarihinde kollukça alınan savunmasında; “yakınan ...’nın işlettiği Borsa İlköğretim Okulu’nun ilerisinde bulunan oto galerisinde çalıştığını, patronunun kendisini illegal faaliyetlerinde fedai olarak çalıştırmak üzere yanına aldığını, alacaklarını istemeye gelenlere “cezaevinden yeni çıktı” diyerek kendisini gösterip öne sürdüğünü, anılan işletmeye 5.000.-TL para vererek ortak olduğunu ve bunun karşılığında da hiçbir belge almadığını, olay günü saat 23:00 sularında alkol aldığını ve “evime gel görüşelim, sana biraz para vereyim” diyen mağdurun evinin önüne gittiğini, evinin penceresinden “bir daha yanına gelmemesini ve kendisinde herhangi bir alacağının olmadığını” söyleyip hakaret etmesi üzerine, sinirlerine hakim olamayıp üzerinde taşıdığı tabanca ile üç kez ateş ettiğini”,
Mahkeme huzurunda da "Ben daha önce Önder"in yanında çalışıyordum, bununla bir alacak verecek davamız oldu, ben olayın olduğu gün alkollüydüm, yanımda ..."de vardı, ben ... ile konuşmak istedim, bana evin oraya gelmemi söyledi evin oraya gittiğimde, ben kendisini aşağıya çağırdım, ben alkolün etkisi ile müştekiyi korkutmak amacıyla havaya ateş etmek istedim, o esnada silah mermisi evine isabet etmiş, benim kendisi ile bir husumetim yoktur, ben sanığın yanına çalışmak için girmiştim bu nedenle ondan alacağım vardı, 4300.-TL kadar alacağım vardı ben bu alacağımı istedim bu nedenle bu olay meydana geldi" şeklinde beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında,
Öncelikle taraflar arasındaki hukuken korunan bir alacak borç ilişkisinin bulunup bulunmadığı duraksamasız saptanmadan, tamamı sözlü anlatımdan oluşan ve aşamalarda birbiri ile çelişen taraf anlatımlarından hangisine ne gerekçeyle üstünlük tanındığı açıklanmadan, vicdanı kanı ilkesine uygun gerekçelendirilebilinir ve temyiz mercii tarafından denetlenmesi mümkün sonuca nasıl ulaşıldığı da gösterilmeden eksik soruşturma ile yetinilip yerinde yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 27/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.