21. Hukuk Dairesi 2019/2903 E. , 2019/7343 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, sigortalının 23/09/2008 tarihli iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğradığı iddiasına dayalı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davalı şirket tarafından üstlenilen okul inşaatında, davacı istinat duvarı inşaatında çalışırken yağış nedeniyle zeminin gevşemesi neticesinde meydana gelen heyelan sonucu toprak altında kalarak kaza geçirdiği anlaşılmıştır. Mahkemece verilen 03/07/2013 tarihli ilk kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 17/02/2014 tarih 2013/20616 Esas, 2014/2431 Karar sayılı ilamıyla, bozulduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde SGK tarafından olayın iş kazası olarak kabul edildiği, SGK tarafından maluliyet oranının %0 olarak tespit edilmekle beraber, bozmadan önce alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 21/05/2012 tarihli raporuna göre maluliyet oranının %16 olarak tespit edildiği, bozmadan sonra aynı kuruldan alınan 16/11/2018 tarihli raporda ise maluliyet oranının % 0 olarak tespit edildiği anlaşılmıştır. Bozma doğrultusunda kusur raporu alınması gerekirken mahkemece kusur raporu alınmadığı, davacının maluliyeti ve zararı mevcut olmadığından iş kazası ile zarar arasındaki illiyet bağının kesildiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyulması ile Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.Önceki bozma ilamında da açıkça işaret olunduğu üzere maluliyetin tespiti için sırasıyla SGK, Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alınacağı, mevcut raporlar arasında çelişki oluşması halinde ise; raporlar arasındaki çelişkinin Adli Tıp (Genel Kurulu) 2. Üst Kurulundan rapor alınmak suretiyle giderileceğine işaret edildiği ve aynı bozma ilamında İş Kanununun 77. maddesi ile yönetmelik hükümleri göz önünde tutularak yöntemince iş güvenliği uzmanlarından oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden oluşan bilirkişi kurulundan kusur raporu alınarak, çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğine işaret edilmiş, mahkemece uyulan bozma kararına uygun nitelikte karar verilmediği anlaşılmıştır.Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, davacının maluliyet oranın tespitinde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından verilen 21/05/2012 ve 16/11/2018 tarihli raporlar arasında çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp 2. Üst Kurulundan rapor alınarak maluliyet oranının kesinleştirilmesi, bu maluliyet oranına göre SGK tarafından bağlanması gereken ilk peşin sermaye değeri ile geçici iş göremezlik ödeneğinin SGK’dan tespiti, öte yandan tarafların iş kazasının gerçekleşmesinde kusurunun tespiti için dosyanın iş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak 3. kişilik heyete tevdi edilerek, olay tarihinde yürürlükte olan İş Kanunun 77.maddesi ve ilgili yönetmelik maddeleri gereğince işverenin ve işçinin alması gereken önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı hususu gözetilerek somut delil ve sebeplere dayalı taraflarının kusur oranlarıının tespitinin istenmesi, bu veriler doğrultusunda usuli kazanılmış haklar, kurumca bağlanan gelirlerin rücuya kabil kısımları dikkate alınarak, davacının maddi tazminat isteminin belirlenmesi ve uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesinden ibarettir.Öte yandan mahkemenin şu anki kabulü doğrultusunda davacının maluliyet oranının %0 olarak kesinleşmesi halinde dahi, davacının geçici iş göremezlik süresi ve davalı kusur oranı gözetilerek bu süre ile sınırlı maddi tazminat alacağının hesaplattırılması ve uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, uyulan bozma kararına aykırı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 02/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi