23. Hukuk Dairesi 2016/7718 E. , 2019/4803 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali veya çıkma alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz talebinde bulunan davacı vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla başka gelen olmadığından duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespiti ile ihraç kararının iptalini, mümkün olmaz ise yapılan ödemelerin güncellenmiş tutarının faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının aidat borcunu ödememesi sebebiyle birinci ve ikinci ihtarnamenin gönderildiğini, bilahare davacının yönetim kurulu kararı ile üyelikten ihraç edildiğini, üç aylık hak düşürücü süre içinde itiraz edilmediğinden kararın kesinleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya gönderilen ihraç kararının 30.11.2004 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 10.08.2009 tarihinde açıldığı, Kooperatifler Kanunu"nun 16. maddesinde belirtilen üç aylık hak düşürücü sürenin fazlası ile geçtiği, her ne kadar davacı ihraç kararından haberdar olmadığını savunmuş ise de; 5 yıl ve daha uzun süredir hiçbir genel kurula katılmadığı ve aidat ödemeyip başka şekilde de kooperatifle ilişki kurmadığının anlaşıldığı, dava açmasının Medeni Kanun"un 2.maddesindeki iyiniyet ilkesi ile bağdaşmadığı, dolayısıyla ihraç kararı kesinleştiği, davalı vekilinin 21.02.2011 tarihli beyanı ile 472,24 TL üzerinden çıkma payı borcunu kabul ettiği gerekçesiyle, ihraç kararının iptali isteminin reddine, 472,24 TL çıkma payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali mümkün olmaz ise çıkma payının tahsili istemine ilişkindir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesi, "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmüne; tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 30. maddesinde ise; " Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir." hükmüne yer verilmiştir.
Davacı ortağa dava konusu ihraç kararı tebliğ mazbatasında, muhatabın adreste bulunmama sebebinin sorulduğu komşu ..."ın imzası ya da imzadan kaçınıldığına dair bir beyan yer almadığından, Tebligat Kanunu"nun 21. ve Yönetmeliğin 30. maddeleri uyarınca yapılan tebligat usulsüzdür.
Öte yandan, davacının hastalık evresi de dikkate alındığında, kooperatif ile ilişki kurmadığı 5 yıllık sürenin, TMK"nın 2. maddesinin uygulanması için yeterli olmadığı anlaşılmakla, ihraç kararının tebliği de, yukarıda belirtildiği üzere, usulsüz olduğundan, davanın süresinde açıldığının kabulü ile, uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.