22. Hukuk Dairesi 2015/11557 E. , 2015/18854 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, yapılan intibakın yanlış olduğunun fesih tarihindeki derece kademesinin tespitine, fark ücret alacağı, akdi ilave tediye farkı alacağı, yasal ilave tediye fark alacağı, yıpranma prim farkı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı iş yerinde çalıştığını, işverence kadroya alınırken geçici/mevsimlik işçilik dönemlerinin kıdem hesabında dikkate alınmadığını, derece ve kademede nazara alınması gerektiğini, bu nedenle hak kayıpları olduğunu ileri sürerek, davacının 2001 yılına kadar geçici işçi statüsünde çalışmış olduğunu, 2001 yılında Kırşehir Köy Hizmetleri Müdürlüğünde (şimdiki adıyla ... ) daimi/kadrolu işçi statüsüne tüm hak ve alacakları ile birlikte geçirilmesi sırasında yapılan intibakın yanlış olduğunun, fesih tarihindeki derece kademesinin tespitine, fark ücret alacağının, akdi ilave tediye farkı alacağının, yasal ilave tediye fark alacağının, yıpranma prim farkı alacağının dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davacının açmış olduğu davanın zaman aşımı yönünden beş yıllık zaman aşımının dolduğunu, zaman aşımı itirazlarının olduğunu, davacının sendikaya üye olduğu tarihten itibaren derece ve kademe ilerlemesinden yararlandırıldığını ve tüm kanuni haklarının ödendiğini, davacının mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönemde yılın belli aylarında çalıştırılıp işine son verildiği için kıdem farkı ve ücret farkından yararlandırılmasının ve geriye dönük derece ve kademe ilerlemesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının intibakının hatalı yapıldığı, mevsimlik işçilikte geçen sürelerin dikkate alınmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının mevsimlik işçilikte geçirdiği sürelerin ücretinin tespitinde dikkate alınıp alınamayacağı, buna göre de toplu iş sözleşmesindeki ücret skalası itibariyle intibakının yapılmasının gerekip gerekmediği ile fark ücret talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için davacının hukuki durumunun öncelikle ortaya konulması gereklidir.
Davacı 2001 yılına kadar mevsimlik işçi statüsünde Kırşehir Köy Hizmetleri Müdürlüğü’nde çalışmıştır. 2001 yılında ise davacının daimi işçi kadrosuna geçtiği görülmektedir. Daha sonra davacının 2005 yılına kadar daimi işçi Kırşehir Köy Hizmetleri Müdürlüğü’nde çalıştığı, bu tarihten sonra ise Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile taşra teşkilatının kapatılmasını müteakip kanunla davalı idareye devredildiği anlaşılmaktadır.
Somut olay bakımından davacının 2001 yılında mevsimlik işçilikten daimi işçiliğe geçişi önem arz etmektedir. Bu geçişin hukuki niteliği iş sözleşmesinin değiştirilmesi, kanuni ifadeyle çalışma koşullarında değişiklik yapılmasıdır. Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesinde bu husus düzenlenmiştir. Anılan hükümde, “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz” denilerek değişikliğin hangi usulde yapılması gerektiği açıklanmıştır.
Bununla birlikte 2001 yılında 4857 sayılı İş Kanunu değil, 1475 sayılı İş Kanunu yürürlükteydi. Bu kanunda ise 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesinin karşılığını oluşturacak bir düzenleme bulunmamaktaydı. Bu nedenle bu dönemde iş sözleşmesinin değiştirilebilmesi için tarafların iradelerinin uyuşması yeterliydi. Ayrıca özel şekil kurallarına uyulması gerekli değildi. Tekrar olaya dönüldüğünde; mevsimlik işçi statüsünden daimi işçi statüsüne geçişle ilgili 22.10.2000 tarihinde, Türk-İş ile Hükümet arasında yapılan protokolle geçiş koşullarının ve özellikle hangi ücret seviyesi ile geçisin yapılacağının belirlendiği, davacının da söz konusu koşulları kabul ederek daimi işçi statüsüne bu koşullarda geçtiği ve uzun yıllar bu şartlarda çalıştığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bu değişikliğin bütün olarak değerlendirildiğinde işçi lehine olduğu da açıktır.
Diğer taraftan davacının her zaman daimi işçi olarak çalışmış diğer daimi işçilerle aralarında ücret farklı oluştuğu ve bunun eşit davranma borcu ile eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu iddiasının da değerlendirilmesi gereklidir. Bilindiği üzere işverenin eşit davranma borcunun temelinde eşit durumda olanlara haklı neden yoksa farklı davranılmaması yatmaktadır. Bu itibarla eşit davranma borcuna aykırılıktan söz edebilmek için öncelikle eşit durumda olanlar arasında farklı işlem yapılması gereklidir. Oysa somut olayda bu koşul gerçekleşmemiştir. Zira her zaman daimi işçi olarak çalışan işçilerle, önce mevsimlik işçi olarak çalışmaya başlayıp sonradan daimi işçiliğe geçen işçilerin eşit davranma borcu kapsamında karşılaştırılabilmeleri mümkün değildir. Sonradan daimi işçiliğe geçen işçiler ancak sonradan daimi işçiliğe geçen işçilerle eşit davranma borcu bakımından karşılaştırılabilirler.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, davacının mevsimlik işçilikte geçen sürelerin ücret seviyesinin belirlenmesinde esas alınmasını, bu süreler dikkate alınarak kademe ve derece ilerlemesinin yapılıp toplu iş sözleşmesindeki skalaya göre ücret seviyesinin belirlenmesini istediği görülmektedir. Bununla birlikte toplu iş sözleşmesinin kademe ve derece ilerlemesine ilişkin hükümlerinin incelenmesinde kademe ve derece ilerlemesinin hizmet süresine göre otomatik olarak gerçekleşmediği, olumlu sicil ve belirli başarı puanlarının da ./..
alınması gerektiği, yine bulunun kademe ya da derecede de belirli süre çalışma koşulunun da bulunduğu gözlemlenmektedir. Toplu iş sözleşmesinin söz konusu hükümlerinin daimi işçiler öngörülerek getirildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle de mevsimlik işçilikte geçen sürelerin ücret seviyesinin belirlenmesinde daimi işçilikte geçmiş gibi kabul edilmesi intibakı istenen toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca da mümkün değildir.
Sonuç olarak, davacı açısından 2001 yılında iş sözleşmesi değişikliği gerçekleşmiş olup, davacının da sürekli daimi işçi olarak çalışan işçilerle aynı ücret seviyesinin kendisine uygulanmasını istemesinin hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Diğer taraftan mahkemece ulaşılan sonuca göre de serinin 2015/11251 esas sayılı dosyasında davacının kendisini vekille temsil ettirmemesine lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de yerinde olmamıştır.
Sonuç : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.