14. Hukuk Dairesi 2013/4810 E. , 2013/7469 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.01.2009 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle elatmanın önlenmesi, kal, maddi ve manevi tazminatın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle elatmanın önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı şirketin aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Taşınmazın zarar gördüğünde bahisle açılan elatmanın önlenmesi davalarında, davacının taşınmazının mülkiyeti ihtilaflı olup açılmış bir itiraz
veya iptal davası varsa, o dava ön mesele sayılmalı, davacının malik olduğunun sabit olması halinde 4721 sayılı TMK"nın 737. maddesinin koşulları aranmalı, aksi halde sıfat yokluğundan dava reddedilmelidir. Mülkiyet hakkının aşırı, taşkın, sorumsuz kullanılmasından zarar gören her taşınmaz maliki veya o taşınmaz üzerinde ayni yahut şahsi hakkı nedeniyle fiili hakimiyeti bulunan şahıslar komşu sayıldığından, elatmanın önlenmesi davası açabilirler. Uygulamada taşkın kullanma komşu taşınmazına değil de kişiye zarar verecek nitelikte ise (örneğin, aşırı gürültü çıkarmak gibi), kişinin o taşınmazda fiili hakimiyetinin bulunmasının gerektiği görüşü kabul edilmektedir. Bu fiili hakimiyetin, mülkiyet hakkına, sınırlı aynî hakka, (intifa, sükna, irtifak gibi) veya kişisel bir hakka (kiracılık, ortaklık gibi) dayanması gerekmektedir. O halde bir kimsenin komşu sıfatıyla bir dava açabilmesi için, ayni veya şahsi bir hakka dayanması, başka bir anlatımla komşuluk sıfatıyla zarar görmesi gerekmektedir. Taşınmazda doğrudan fiili bir hakimiyeti bulunmayan kişiler, mülkiyet hakkının zarar verici şekilde kullanıldığını iddia ediyorlarsa, TMK’nın 730, 737. maddelerine göre değil, kamu hukukuna ilişkin öteki kanunlara göre dava açmaları gerekmektedir.
Somut olayda;
Davacı tarafından malik sıfatıyla komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi istemiyle dava açılmış ise de ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/58-223 sayılı dosyasında davacı şirketin otelinin bulunduğu 271 ada 6 parsel nolu taşınmazın Bahri Şanlı adına olan tapu kaydının iptali ile dava dışı ... Turizm Tic. A.Ş. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği fakat kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece 6100 sayılı HMK"nun 165. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil davasının neticesi beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.