14. Hukuk Dairesi 2013/5504 E. , 2013/7467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.12.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; ortaklığın satış suretiyle giderilmesine dair verilen 04.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, sulh sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı, sulh sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, resmi biçim koşuluna uyulmadığından söz edilerek davanın reddine dair verdiği karar, Dairemizce "...davada dayanılan 16.04.2007 tarihli sulh sözleşmesi haricen tanzim edilmiş ancak sulh sözleşmesinin varlığını taraflar mahkeme huzurunda tekrar ederek ikrar etmiştir. Nitekim, mahkemece de sulh anlaşmasının varlığı tespit edilerek hüküm kurulmuştur. 16.04.2007 tarihli sulh sözleşmesi, açıklanan nedenlerle hüküm ve sonuç meydana getirir. Kaldı ki, İcra ve İflas Kanununun 38. maddesi uyarınca, mahkeme huzurunda ikrar edilen sulh sözleşmeleri ilam hükmündedir. Bütün bunlardan dolayı, sulh sözleşmesinin biçim koşuluna uyulmayarak yapıldığından bahisle davanın reddi doğru olmamıştır. Ancak; 16.02.2010 tarihli belediye başkanlığı yazısında, kamuya ayrılan alanların terkininden sonra taşınmazın ifrazının mümkün olduğu bildirilmiştir. Bu haliyle sulh sözleşmesinin ifa olanağı yoksa da davacı kendisine ait 955 sayılı parselle tevhit suretiyle ifrazın yapılabileceğini ileri sürdüğünden, mahkemece yetkili merciden bu şekilde bir ifrazın mümkün olup olmadığı sorulmalı, istem bunun sonucuna uygun olarak karara bağlanmalıdır....” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, mahkemece ifrazın imar yolu ve park alanına gelen kısımların terkininden sonra mümkün olabileceği, davalının taşınmazından terkine olur vermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu hüküm Dairemizce; ".... Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen
bozma ilamında belirtildiği şekilde sulh anlaşmasına konu taşınmaz parçasının davacı taşınmazıyla tevhidli halini gösterir bilirkişiye hazırlattırılmış kroki ile birlikte ifraz olanağının bulunup bulunmadığı araştırılmamış kroki eklenmeden sadece taraf taşınmazlarında ifrazın olanaklı olup olmadığı sorulmuştur. ...." gerekçesi ile ikince kez bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, uzman bilirkişiye ek rapor hazırlatılarak ifraz ve tevhidin mümkün olup olmadığı konusu Belediye başkanlığından sorulmuştur. Belediye Başkanlığının 28.08.2012 ve 28.11.2012 tarihli cevabi yazılarıyla bilirkişi ek raporunda gösterildiği üzere imar planı doğrultusunda kamusal alanın Belediyeye bedelsiz terkinden sonra tevhidi sureti ile ifrazın uygun olduğu bildirilmiştir. Bu cevap üzerine mahkemece yine davalının taşınmazından terkine olur vermediği gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamlarına uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmemiştir. Belediye Başkanlığının yazılarından dava konusu yerin ifraz ve tevhidinin uygun olduğu anlaşılmaktadır. Ancak Belediye bu işlemi yapmak için kamu alanlarının bedelsiz terkinini şart koşmaktadır. Belediyece 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca yapılacak imar uygulaması sırasında kamuya ait bölümlerin terkini her zaman mümkündür. Davada dayanılan 16.4.2007 tarihli sulh sözleşmesi uyarınca sadece 400,97 m2 yer ile ilgili ifraz ve tevhit krokisi hazırlatılarak belediyeye gönderilmeli ve belediye encümenince alınacak karar ile kamu alanına ayrılacak kısımlar da dikkate alınarak ifraz ve tevhidin mümkün olup olmadığı açık bir şekilde belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca sulh sözleşmesine konu olan alan 400,97 m2 olmasına rağmen dosya içinde bulunan bilirkişi raporlarında farklı alanların belirlenmiş olması nedeniyle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle bozma gereğinin yerine getirildiğinden söz edilemeyeceğinden eksik incelemeye dayalı hükmün yeniden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.